Kediseverim çocukluktan beri, maceraların çemberinde yuvarlandığımız ve gece gündüz farkını bilmediğimiz evveliyatımızdan beri.
Ama hep dişi kediler yanımda sürtüngeç oldu, bir türlü bir erkek kedim, heybetli, kaslı kocakafalı, ve sahip olmaktan gurur duyacağım, en azından beni anlamak kapasitesi daha yüksek, işte ona sahip olamadım.
Cem gariboğlu yaşlarım daha çok fudbolla, sinema ve okumaklarla geçti, teksaz tomiks conan, dahane bahanelerle, ama kızlarla arkadaşlık yapmaya imkan ( olanak ) olmadı. Oysa maviş gözlü, pembe allı, lüpür saçlı, onlar nişantaşının kayta haytalarıyla arkadaşlıklar yaptı, ilk tensel deneyimlerini valikonağının parfümlü çocuklarıyla yaptılar, ben ise mecburen çocukluğumu gençliğime uzattım. Olsun yaşanacağı varmış. Olsaydı oysa....amannnnnn.
Sonra azmedip yükseklerden okullar kazandım, arada birkaç platonik aşklar yaşadım, neşemi hiç kaybetmedim, hani moda tabir vardır ya, sporumu hiç aksatmadım, ama daha imkanların özlemi içinde dönüp durduğum da çok oldu. Camiye para topladım, rabıta meclislerinde deliliğimi törpüledim, döner döner dururken canım annemi ebediyete verdim, yattığı yerde bir rüzgar her ziyaretimde beni okşar, canım canım canımı.
Yüzlerce ama birlerce insan tanıdım bu sürelerde, ama devamını getiremedim, bir cenk var bir coşkun, hayta söylem 1/2, ve orta ömürlü 5-6 arkadaş daha, hatırları sağlam.
Aslında her insan, onlara karşı ne kadar insan olabiliyorsan o kadar değerliydi. Ayna teorimi bu aşamada öğrendim.
Şimdi her başarıya, evliliğe, canım kadınım ve çocucuğuma sahibim. Başka insanların asla sahip olamayacağı bir seviyeye. ( MANEVİ VE YAŞAMIŞLIK BABASI ) Orjinalliğim bu yönde. Sıradanım ama benim örneğim yok açıklamasıyla.
Merak edecek bir şey kalmadı, başarı başarısızlık boyutunda, ya, aklıma geldi:
Keşke evcil bir tilkim olsaydı...