Arkadaşlarla mesaiye başladık. Kemal YURTERİ yanıma geldi.
-Hiş, hişş, amcaoğlu, yorgun gözüküyorsun, sana bi kahve getireceğim, direktör seni sordu durdu dün gece.
-Ne diyorki topoş, o ömrünü burda geçiriyor biz 2 günlüğüne.
-Ne bilimm abi, uçak tutmuş filan dedim, beni kontrole gönderdi, uyuyor dedim. İnanmadı ama, şu yarına kadar sende zıplamayı bırak abi, biraz kollektif takılalım.. dedi.
Kemal herzaman doğruyu söyleyen adamdır. Buna rağmen benim sattığımın yarısı kadar araba satar ama bilgelikte benden yukardadır.
-Vay beyzadeler, ne tasarladınız bakalım süpriz babında?
-Abi direktör dediğin adam varya günahını alma, bize sitiprize götürecek, ordanda seç beğen yapıcaz, artı bedava uçuş, ama sır olarak kalmasını istedi.
-Ya kemal abi, ENBE olmasın bu direktör?
-Yok abi gelirken uyardı geçen sene gelenler, Fredrikle takılın, otoriter ama baba adamdır dediler.
-Lan oğlum, İsviçreliden babamı olur, olsa da, pezevenk bu baba, nasıl iş.
-Sen saat dokuz gibi kaybol, jantileri çek lobide bekle abi 3 kişiyiz, fredbaba bizi everecek akşama.
-Lan öyle olsun, adam babalık yapmak istemiş madem, bu akşamlık evlatlarıyız anasını satıymmm.
Kasvetli gün son kürekleri çekerken, bütün konsantremi topladım, odama duşhane olarak kullanıp, lobiye indim. Kemal ve arkadaşı sıkıntılı sıkıntılı bi köşeye tünemişlerdi, ben aslında kollektif çapkınlık tarzının adamı değil, birebirde romantik erotik olma ekolünün adamıydım ama silah arkadaşlarımı kıramazdım.
Frederik lobinin kapısından göründü ve el şaklatarak bizi çağırdı.
NightCat swedish pup o gece çok bereketli ve ışıklar içinde yüzüyordu. Buraya yanlışlıkla bir bomba düşse inanın, otomotiv dünyasının en az 10 senesi kayıplara karışacaktı, yetişmiş insangücü açısından.
Striptizi izledim, votka martinimi, salladım ama karıştırmadan içtim. Kemal terli, arkadaşı sessiz, fred ise şen şakrak ve uçuşlardaydı. Evrensel olarak benimle piste çıktı, kalabalıktan tuttuğu bayanlarla dans ettik, gürültüden isimlerini duyamıyordum ama yorgunluğuma değer bir trafikten geçtiğimide kabul edin.
Sonra, casus filmlerindeki gibi Frederik bizi, ardışık düzende bir tünele çekti ve karşımızda klasik bir seç beğen al sahnesiyle karşılaştık.
Frederik kırımızımsı sevimli suratıyla,
-İşte turkos, size avrupa lokumları, dikkat edin aşık olmayın, aralarında profesyonellerde var irrasyonellerde. Dedi. Yani macera arayan avrupa kadını, olarak anladım. Dans eden bir tanesini içkiye davet ettim, ortam daha sessizdi.
Geldi kalabalığın arasında.
Buz bir jean, beyaz bluz ve bandanası vardı, bluzü gögüslerinin altında bağlıydı. O ışıkların arasındaki şelale, yanımda bütün inceliğiyle oturdu.
-Hello guys, this is Oxena.
Elini uzattı, sanırım profesyoneldi, bütün profesyonelliğimle,
-This is mustafa, partnership all night yu niceee dedim.
Acele lafa girmeme kızarcasına elime hafif vurarak,
-Mustafa drink samtink please,
Ben gayriıhtiyari ne içecen bebek dedim ama ingilizcesini unuttum.
Yüzdeyüz Türkçe,
-Sen ne içersen onu; dediği anda dondum ve hakkımdı,
Şaşırma kocaoğlan Türkiyede 3 sene çalıştım. Ve başladı gurbette gurbetçi bulmanın sihiri.
Otele kedi adımlarımızla çıktık, ufak şirin bir dağ oteli, Wondertime apart.
Odamıza çıktık, serinlemek için sırayla duşa girdik. Önce o.
Çıktım, dişlerime fırça çektim, badi losyon, bornozumla odaya girdiğimde Oxi ise yatakta TV seyrediyordu. Enteresanı, Türk kanallarından biriydi, oradan Türk klip kanalına ordan dizilere zap zap gidiyordu. Bizim dizilerde beğendiği oğlanların kritiğini yaptı, leman sam'ın Anladım klibini izlerken gözleri hafif doluydu, hakan isimli bir türkten hamile kaldığını, çocuğu aldırdığını, hemşire olduğunu, annesine para gönderdiğini ve yukraynadan 2 tane ev aldıklarını, vesair ruhikizini bulmuşcasına bütün hazinesi olan hızlı yaşamını anlattı. Bana hangi arabayı almalıyım diye sordu, bütün mesleki birikimimle ona karşı markadan bir aracın onun yaşam profiline daha uygun olduğunu, ama yakıt tasarrufu isterse bizim markayı almasını söyledim. Ona telaffuzunun aynen yurtdışında yaşayan Türk kızları gibi olduğunu söyledim. Karşılıklı seranad gibi geçiyordu dialoğumuz, Ona isminin anlamını sordum, savaşçı prenses Zeyna'nın adını taşıyormuş.
Acaba dialoğumuz kerhanede hayat kadınlarının icraat öncesi muhabbetiyle ne kadar özdeşti bilmiyorum ama, bunun bir aşk öncesi özümseme seansı olduğu kesindi. Veya fahiş olsa bile kadın, değer verilmesi gereken varlık olduğu mesajını aktarıyordu gece boyunca. Ve cevaplarımdada onu bir gerdek gecesi mertebesine eriştirmeyi amaçladım en azından.
Aslında sohbet daralmıştı, o artık benimsediği "hemşehrisinin" dokunuşunun vakti geldiğini anlamıştı, veya kadınlığının organik saati vurmaktaydı.
Bana içini açtığı derin sohbetimiz ister öz olsun ister mesleki uzmanlığı, veya hemşirelikten kalma içgüdüsü, Oxena ile ruhlarımız uzayda çarpışmış, dünyaya parçaları ateş olarak düşmeye başlamıştı.
Kalktı, loş ışığı söndürdü, iç çamaşırlarından arındı, bana sessizce bakıyordu, ayışığı ise bir insanın vücudunu ancak bu kadar ölümsüzleştirebilirdi. Zihnimin ekran koruyucusuna kaydettim. Kusürsuz bir beden aynı zamanda bu kadar fütursuz olabilirdi.
O uzun geceden aklımda kalan ise, sevişirken asla mesleğini yapmadığıydı.
Zürih benim için artık dünyanın başkenti.....
mustafamehir@hotmail.com
20 Haziran 2009 Cumartesi
AVRUPA UÇUŞU ( Romantik-erotik Anılar ) Böl.3
Fuarın VIP günü Cenevrede. Etrafımda devlet başkanları CEO'lar, CEO'msular uçuşup duruyor. Zenci korumalar kalabalığı yarmaktan bitap, kamera ve deklanşörlerin ışığı ise adama nöbet geçirtir derecede. Suikast, cinayet, bıçaklama, arbede, taciz ve benzeri bütün aktiviteler için ortam çok uygun. Ben ise markamızın standında, 24 kamera altında, 40 derece yada 76 fahrenaytta, enerjimi ısı enerjisiyle şarj yapıyorum. Sakinlik özlemi ve damakyaran bir susuzluk içindeyim.
Ceyla'nın baledansını izlemeye diğer fuaye'ye geçtim. Ceyla'nın işinin sadece profesyonel dans olmadığını bilen tek sırdaşı benim. Bu dahi kızlardan biriyle 2 yıl öncesinde, Türkiyede, çoook güzel Çek Helena ile tanışmıştım. Rahmi Koç ve Kürşat Tüzmen'in açılışını müteaakip. Helena öyle güzel bir afeti evrandı, onunla fuarda yabancı dil bilen tek fuarmen olarak 2 saat boyunca kalabalıklar arasındaki yalnızlıkta sohbet ettim. Desk arkasında yanıma geldi, otel servisini kaçırmıştı, ve bende onu Yeşilköy sahilinde, bir şalbattaniyesine sarıp, omuzuma yaslayıp, onun uykusunu seyretme şan'ına eriştim. Ülkesinde kabineye girebilecek bir kariyer'e sahip kız, Yeşilköye inen kalkan uçakların ninnisinde elimde uyuyordu. Emanetti. Sanırım uykusu çok huzurluydu, bebekler gibi uykusunda muzur gülüşmeler yapıyordu. Güneşin doğuşunu bile o gülüşlere tercih edemedim. Cebimdeki son beş lirayla onu bir taksi yardımıyla kaldıkları otele, teslim ettiğimi de gündönümü kadar net hatırlıyorum. Sonrada Sirkeci Trenine kaynak yaparak bindiğimi...
Ceyla'nın dansı yeni bitti, içeri hızlı adımlarla katlederken gizlice "farkettim seni" vücutdilini yaparak desklerde kayboldu. Mekanıma yürümeye başladım. Karşıdan gelen beyazlar içindeki bir çirkin ördeğe odaklandım. Şu gos vispırır dizisindeki akıllı, hırslı, kadınlık ikonu kadına ne kadar benziyor 20 metreden. 1o metre, 5 metre. Evet O! Jennifer Love-Hewitt denilen, en anaç seksi, kısa, dolgun, iğreti bacaklı ama fışkın göğüslü cennet anası,
Hı jeni,
Koca bebekli gözler yorgun ama sevgiyi odaklayıp sunmayıda gayet iyi biliyorlar.
Helo diyır, dı yu now werisdı gm factory, or which hall?
Allahım, ölürmüsün, sonsuzlaşırmısın. J.L.HEWİTT. bana adres sordu. Melekler, kaydedebildiniz mi?
Yes mam, falo mi, iş budur abii. Jeni Hewitt, falows mi.....2009 mart. nokta..
Sıkıntılı fuar benim için bir gizli bahar bahçesi olarak dönüştü. Jeninin zarif parmaklarını tutuyorum, onu ışığa götürür gibi. Yürüyüşü mankenler gibi, beyaz kostumü bir kuğu, taşkın duyguları eşliğinde. Sanırım içimdeki saf sevginin billur enerjisi ellerimizden birbirimize akmakta. Karşıdan gelen insanlar ise Jeninin ışığında hayallerine bakıyorlar. Sonsuz bir özleme kapılıyorlar, aşık olup yıldızlara bakmak hayretiyle, umuduyla, hasletleriyle, nakış nakış...
Diyaloğumuz, haliyle Türkçeleşerek,
J. İsmin var mı?
M. Masti, ( Mustafa diyemedim )
J. Memleket?
M. Türkiye.
J. Benim diziyi izliyor sen ?
M. Şu küçük kızın ailesi kaza yaptıda, yüzü yanmış çocuk hayaleti küçük kızı rahatsız ediyor, en son onu yayınladılar.
J. iki günde çektik, o kız benim kuzen, ohaiyo koleji artist mektebine gidiyor, yakında daha çok görünecek.
M.Senin zekan ve hırsının bitiğiyim, hani fan diyorsunuzya onun devletbaşkanı seviyesi.
J. Yalnız mısın Masti?
M. Kalabalıklar arasında,
J. Gülümsedi, dişleri gerçek sütbeyazı, kahkahası doğal, yorgunluğunu silmiş.
J. Neler yaparsın?
M. Evrensel kadınları yakından tanımak için yanar tutuşurum. İzin verirse onlara dokunurum, ve hayatım boyunca bu anı yaşayarak geçiririm.
J. Öyleyse 303 ritz Carlton, GM adına oda, kapıda speşıl gest 303 de, saat 10 olurmu?
O andan itibaren Mustafa saat 10 olması için zamanın ateşini körükleyen adam. Ayrıntılar çöpe.
Saat 10, kapıdayım, parolam ile kapıyı çalıyorum. O açıyor, Miss Jenifer - Love HEWITT,
Saçının rengi biraz daha koyu ve ıslak, cildi buhar banyolu, üzerinde herzamanki beyaz bir gecelik, gögüsler şirin ve görünük. Öpüşseniz bile baba olacaksınız hissi veren uhrevi kadınlık. Ayak parmakları, inci terliği, bir kadın, 7. boyuttan Jenny...
Odasındaki buharlı jakuzi geniş ve gül yapraklarıyla bezeli. Aslında konuşmuyoruz. Sanki otele erkek atılma ritüeli, atan Jenny.
Beyaz elbisesini bronz teninden çıkarıyor tansiyonumun müziği eşliğinde. İşte gerçek Jenny.
Gögüsler ve kalça erkeğe sunulmuşluğun kanıtları, daha ne diyeyim. Seviye farkları, geçişlerdeki uyum, dirilik ve çağrısı, ses dizideki özenilmiş sesin daha berrağı, Jenninin sesi..
Dişlerin sırrını öğrenmek için soru sormak anlamsız. Jenny!nin dişleri.
Işığa gidilecek an, final, gecekondumuz jakuzi, nişanımız dudaklarımız, iniltilerimiz düğünümüzün dans müziği, ruhumuz tek, benim ve jenninin ruhu......
Bu dizi asla bitmemeli. Bu Hewitt hanımefendi ekselansları beni gerçek bir rüyada ışığıyla buluşturduğu için.....
Birde bana giderken "-bay bay Mr. Ayışığı" dediği için.
Cenevreden şimdilik sevgilerle.
Ceyla'nın baledansını izlemeye diğer fuaye'ye geçtim. Ceyla'nın işinin sadece profesyonel dans olmadığını bilen tek sırdaşı benim. Bu dahi kızlardan biriyle 2 yıl öncesinde, Türkiyede, çoook güzel Çek Helena ile tanışmıştım. Rahmi Koç ve Kürşat Tüzmen'in açılışını müteaakip. Helena öyle güzel bir afeti evrandı, onunla fuarda yabancı dil bilen tek fuarmen olarak 2 saat boyunca kalabalıklar arasındaki yalnızlıkta sohbet ettim. Desk arkasında yanıma geldi, otel servisini kaçırmıştı, ve bende onu Yeşilköy sahilinde, bir şalbattaniyesine sarıp, omuzuma yaslayıp, onun uykusunu seyretme şan'ına eriştim. Ülkesinde kabineye girebilecek bir kariyer'e sahip kız, Yeşilköye inen kalkan uçakların ninnisinde elimde uyuyordu. Emanetti. Sanırım uykusu çok huzurluydu, bebekler gibi uykusunda muzur gülüşmeler yapıyordu. Güneşin doğuşunu bile o gülüşlere tercih edemedim. Cebimdeki son beş lirayla onu bir taksi yardımıyla kaldıkları otele, teslim ettiğimi de gündönümü kadar net hatırlıyorum. Sonrada Sirkeci Trenine kaynak yaparak bindiğimi...
Ceyla'nın dansı yeni bitti, içeri hızlı adımlarla katlederken gizlice "farkettim seni" vücutdilini yaparak desklerde kayboldu. Mekanıma yürümeye başladım. Karşıdan gelen beyazlar içindeki bir çirkin ördeğe odaklandım. Şu gos vispırır dizisindeki akıllı, hırslı, kadınlık ikonu kadına ne kadar benziyor 20 metreden. 1o metre, 5 metre. Evet O! Jennifer Love-Hewitt denilen, en anaç seksi, kısa, dolgun, iğreti bacaklı ama fışkın göğüslü cennet anası,
Hı jeni,
Koca bebekli gözler yorgun ama sevgiyi odaklayıp sunmayıda gayet iyi biliyorlar.
Helo diyır, dı yu now werisdı gm factory, or which hall?
Allahım, ölürmüsün, sonsuzlaşırmısın. J.L.HEWİTT. bana adres sordu. Melekler, kaydedebildiniz mi?
Yes mam, falo mi, iş budur abii. Jeni Hewitt, falows mi.....2009 mart. nokta..
Sıkıntılı fuar benim için bir gizli bahar bahçesi olarak dönüştü. Jeninin zarif parmaklarını tutuyorum, onu ışığa götürür gibi. Yürüyüşü mankenler gibi, beyaz kostumü bir kuğu, taşkın duyguları eşliğinde. Sanırım içimdeki saf sevginin billur enerjisi ellerimizden birbirimize akmakta. Karşıdan gelen insanlar ise Jeninin ışığında hayallerine bakıyorlar. Sonsuz bir özleme kapılıyorlar, aşık olup yıldızlara bakmak hayretiyle, umuduyla, hasletleriyle, nakış nakış...
Diyaloğumuz, haliyle Türkçeleşerek,
J. İsmin var mı?
M. Masti, ( Mustafa diyemedim )
J. Memleket?
M. Türkiye.
J. Benim diziyi izliyor sen ?
M. Şu küçük kızın ailesi kaza yaptıda, yüzü yanmış çocuk hayaleti küçük kızı rahatsız ediyor, en son onu yayınladılar.
J. iki günde çektik, o kız benim kuzen, ohaiyo koleji artist mektebine gidiyor, yakında daha çok görünecek.
M.Senin zekan ve hırsının bitiğiyim, hani fan diyorsunuzya onun devletbaşkanı seviyesi.
J. Yalnız mısın Masti?
M. Kalabalıklar arasında,
J. Gülümsedi, dişleri gerçek sütbeyazı, kahkahası doğal, yorgunluğunu silmiş.
J. Neler yaparsın?
M. Evrensel kadınları yakından tanımak için yanar tutuşurum. İzin verirse onlara dokunurum, ve hayatım boyunca bu anı yaşayarak geçiririm.
J. Öyleyse 303 ritz Carlton, GM adına oda, kapıda speşıl gest 303 de, saat 10 olurmu?
O andan itibaren Mustafa saat 10 olması için zamanın ateşini körükleyen adam. Ayrıntılar çöpe.
Saat 10, kapıdayım, parolam ile kapıyı çalıyorum. O açıyor, Miss Jenifer - Love HEWITT,
Saçının rengi biraz daha koyu ve ıslak, cildi buhar banyolu, üzerinde herzamanki beyaz bir gecelik, gögüsler şirin ve görünük. Öpüşseniz bile baba olacaksınız hissi veren uhrevi kadınlık. Ayak parmakları, inci terliği, bir kadın, 7. boyuttan Jenny...
Odasındaki buharlı jakuzi geniş ve gül yapraklarıyla bezeli. Aslında konuşmuyoruz. Sanki otele erkek atılma ritüeli, atan Jenny.
Beyaz elbisesini bronz teninden çıkarıyor tansiyonumun müziği eşliğinde. İşte gerçek Jenny.
Gögüsler ve kalça erkeğe sunulmuşluğun kanıtları, daha ne diyeyim. Seviye farkları, geçişlerdeki uyum, dirilik ve çağrısı, ses dizideki özenilmiş sesin daha berrağı, Jenninin sesi..
Dişlerin sırrını öğrenmek için soru sormak anlamsız. Jenny!nin dişleri.
Işığa gidilecek an, final, gecekondumuz jakuzi, nişanımız dudaklarımız, iniltilerimiz düğünümüzün dans müziği, ruhumuz tek, benim ve jenninin ruhu......
Bu dizi asla bitmemeli. Bu Hewitt hanımefendi ekselansları beni gerçek bir rüyada ışığıyla buluşturduğu için.....
Birde bana giderken "-bay bay Mr. Ayışığı" dediği için.
Cenevreden şimdilik sevgilerle.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)