O malum uğursuz ve genel af'sız hastalığın semptomları, yani paslaştığı öğelerin altını çizmek elzem oldu. Ekleme yorumlarınızı beklerim.
a- Sokaktan caddelerden her geçişimdeki kızartma sesleri, kokuları ve kolayca ulaşılabilirliği.
b- Yolcu toplama telaşıyla ağır yada tehlikeli süren gözünü toprağın bile doyuramayacağı dolmuş minibüs ve halk otobüsleri.
c- Faturadan bir hafta sonra elektriği kesen elektrik idaresi sayesinde ele güne rezil oluş, ailene karşı mahfoluş.
d- Pat diye evlenenler, çocuğu olanlar, askere gidenler ve dönenler.
e- Filmin en heyecanlı yerinde acı acı giren reklamlar müessesesi ve hiç bitmemesi, reklam hazırlayan, veren, yayınlayanın günahsız annelerinin toplumsal olarak iğfal edilmesi.
f- Öss sınavının hemen ertesi haftası veya hafta arası, bir yıl sonraki 3 saatlik sınav için temmuzun alevinde sabah 7 de en zombi halleriyle öğrencileri ağına düşüren kurs canavarı.
g- Karılarla arkadaşlık ve çet müessesesini tekellerine alıp, bu yolla abonelik geliri elde etmeyi düşünen kırmızı beyinli webistik sahtekar çakallar.
e- Her türlü sözbirliğini yaptıktan sonra baskın basanındır diyerek fiyatları indiren parazit bayiiler.
f- Hızlı hayattan hızlı yeme ve hızlı sevişme mantığı çıkaran dürümcüler.
g- Kendini sosyete ve populer hayatın öğesi olarak görerek, ve onların arkadaşı olarak betimleyenler.
ı- Hayatta mağlubiyeti tekamül olarak kabul ederek, babaanne psikolojisiyle emekliye ayrılanlar.
i- Plazalarda ürün planlaması yaparken, iğneyi kendine çuvaldızı gotumuze çalanlar.
j- Okuldaki çocuğumuzu ticari mal olarak gören milli eğitim mensupları kitlesi.
k- Bebekte, etiler, arnavutköyde oturarak, eski istanbul özlemi çeken arabesk sosyete.
l- Din yorumlarıyla, cennet yorganını üzerine çekerek, diğer kitleyi sözleriyle katleden tuzu kurular.
m- Ellerindeki yüksek nakitle piyasa tansiyonunu düşürüp, çıkararak, kuralları kuyanlar.
n- Belediye
o- Kadın kuaförleri.
ö- Evrende yer işgal eden her kadını genel verici olarak kabul edenler.
p- İstanbuldaki kayıtsız yaşayan 3 milyonluk grüh.
r- Devlet büyüklerinin araçlarının arkasından ve önünden geçmesi yarım saat alan eskort, yalaklama, yaltaklanma ve diğer lale araçlar, ve bunların patırtısı.
s- Belediyeyi, devleti, polisi ve tüm birimlerin varlığını kendisine yontan, kendisi var başkaları yokçular.
ş- İnsanlarla olan tüm ilişkisi "istihbari" ticaret üzerine olan sahte yüzler.
t- Kedi ve köpek üzerine mesai harcayan, ama sekssel tatminsizlikten dolayı bunu yaptığını kendine açıklamamakta direnen hayvan hakları hayvanları.
u- Her hastaneye başvurduğumuzda hurra bizleri tahlil rontgen, film çektirmek üzere bayiilerine yönlendiren alçak dalkavuk ve asalak tıp mensupları ajitasyoncular.
ü- Cem yılmaz, yılmaz erdoğan, şahan gökbakar gibi osuruk esansçıları. Harbi kolpalar, bire 100 cüler ve bunların esprileriyle karşı cinse yatırım yapmanın tetikçisi varoşik yaratıklar.
v- Gülben ergenin 50 adet taksi plakası.
x- Dernek, birlik, ve diğer sivil kuruluşlara menfaat önderliği yapan gravatlı haydutlar.
y- Ahmet ağaoğlu denilen resmi mafya
z- Sigara içki alkol karı dırdırı, çevresel kirlenme, küresel ısınma, hormaonlar, gıda oyunları vesair...
16 Mayıs 2016 Pazartesi
uçarsan uç
kaplumbağa bile hayatın yüküyle mutlu
1 günlük kelebekler kanatlarıyla özgür
Herkes 10 dakikalığına şöhret
Ben bu kalbi taşımış olmaktan huzurlu,,,
öyleyse uçarsan uç canım
Bu diyarda yankılanan sesler baki....
1 günlük kelebekler kanatlarıyla özgür
Herkes 10 dakikalığına şöhret
Ben bu kalbi taşımış olmaktan huzurlu,,,
öyleyse uçarsan uç canım
Bu diyarda yankılanan sesler baki....
Parıldak Portakal
Yanacıklarından dolayı, küçüklüğünden adı kalmıştı portakal olarak. Heppimizin çocukluğuydu yaşadığı. Saçını halı yapan anne, aysonunda son kurşununu atan baba. Dede, nine, dayı, hala, dada hepsi aynı koğuşun domuzcukları cinsinden.
Evrilmesi lise 1 çağlarında oldu, diğer kızlar fena halde haset, diğer erkekler portakala hasret. 160 larda boyu, ama endam bildiğin uzay yolu. Çok havalıydı çoook, rüzgarı estiren cinsten. Bir dönemde 15 erkekle çıktı, haftalık devirdaim, o kadar hovarda, o kadar yukarda.
Portakal artık okumayı ve adam olmayı çoktan geridönüşüm sepetine bırakıverdi. Artık nereden türediği belirsiz bemve çocuklar, ışıl ışıl merso boylar, folvolu koboylar, arada bi tanesinin lemboru bile var, her gece çıkmalarda portakal.
Cinsinden önce cinselliğini tanıdı, artık nefes alıp bırakmaktı geceler, sonunda nişanlanır gibi oldu bir derebeyi fitch'i ile ama o bile 2 günü devredemedi, o kadar cinselliğe özne portakal, istiyor da istiyor.
Sonunda bir cildiyeciye, ordan cinkoloğa ve piskoloğa, hatta cintonik hocaya, bütün kapıları sektirdi ama bulamıyordu vantuz gibi yapışan cinselliğe ilaç. Hatta bir dağ köyünde anasıyla transmisyona yada moda deyişle arınmaya bile gitti, ama orada da orman güvenlik elemanlarına kırdırdı çırasını, yuh demeyin sizede bulaşabilir.
Birtek portakal dirilikli elmacık yanakları değişmedi. Ve sırra kadem, üsküdarda bir fetişist hoca buldu çaresini. Portakalı soy, başucuna koy.
Anlamadım dedi portakal necla, meyve terapisi mi acaba?
Yok dedi hoca, şu kızarık yanakların etrafta cinsi cazibe eyledikçe, erkek hormonu çekmeye ve kadın testoranın, restorana dönüşecek bilesin dedi.
Hormon önleyici şapı verdiler serumla, gitti portakalın turunç yanakları, bitti cinsellik devinimi, arasıra istemedi değil canı portakalın ama her insan kadardı. İnsanlığına kaldığı yerden devam etti eski portakal kızımız. Muhasebeci oldu....
Evrilmesi lise 1 çağlarında oldu, diğer kızlar fena halde haset, diğer erkekler portakala hasret. 160 larda boyu, ama endam bildiğin uzay yolu. Çok havalıydı çoook, rüzgarı estiren cinsten. Bir dönemde 15 erkekle çıktı, haftalık devirdaim, o kadar hovarda, o kadar yukarda.
Portakal artık okumayı ve adam olmayı çoktan geridönüşüm sepetine bırakıverdi. Artık nereden türediği belirsiz bemve çocuklar, ışıl ışıl merso boylar, folvolu koboylar, arada bi tanesinin lemboru bile var, her gece çıkmalarda portakal.
Cinsinden önce cinselliğini tanıdı, artık nefes alıp bırakmaktı geceler, sonunda nişanlanır gibi oldu bir derebeyi fitch'i ile ama o bile 2 günü devredemedi, o kadar cinselliğe özne portakal, istiyor da istiyor.
Sonunda bir cildiyeciye, ordan cinkoloğa ve piskoloğa, hatta cintonik hocaya, bütün kapıları sektirdi ama bulamıyordu vantuz gibi yapışan cinselliğe ilaç. Hatta bir dağ köyünde anasıyla transmisyona yada moda deyişle arınmaya bile gitti, ama orada da orman güvenlik elemanlarına kırdırdı çırasını, yuh demeyin sizede bulaşabilir.
Birtek portakal dirilikli elmacık yanakları değişmedi. Ve sırra kadem, üsküdarda bir fetişist hoca buldu çaresini. Portakalı soy, başucuna koy.
Anlamadım dedi portakal necla, meyve terapisi mi acaba?
Yok dedi hoca, şu kızarık yanakların etrafta cinsi cazibe eyledikçe, erkek hormonu çekmeye ve kadın testoranın, restorana dönüşecek bilesin dedi.
Hormon önleyici şapı verdiler serumla, gitti portakalın turunç yanakları, bitti cinsellik devinimi, arasıra istemedi değil canı portakalın ama her insan kadardı. İnsanlığına kaldığı yerden devam etti eski portakal kızımız. Muhasebeci oldu....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)