Bir 40 yıl yaşadım, bilmem bi 40 daha var mı sepette..
Hayatımdan kesit kesit verdiğim kesitler ile her iki kırkıda sizlere teneffüs ettirmeye çalışıyorum.
Biliyorum, benim dilim sizin diliniz değil, ama idarettirin işte.
İlk hain patronum Osmanbeydeki tekstil işi yapıyordu. Çalışma hayatının ilkindeki bir adamdım ve ezdi de ezdi. Devamlı işleri eksik yaptığımdan dem vurup beni kişilik travmasına sokuyordu. Hayatımın 2 ayı kayboldu. AMA HAYATIN BİR YÜZÜ İLE TANIŞMIŞTIM.
İkinci hain patronum ise lisede staj yaparken bizim sorumluluğumuzu üstlenen işveren temsilcisi muhasebeci sait beydi. Bize açıktan verilen asgari ücretin % 33 ü miktardan sigorta kesintisi yaptı. Aylık çay masrafının altında kalarak geçti 2 sene.
Karaköy elektrik piysasasında ticaretin temel felsefelerini öğrenmiştim arada derede.
Üçüncü hain patronum meşhur lion senior süha dağdeviren monsenyörüydü. Galatasaraylıydı. Masonikti. Pembe suratı beyaz saçları ve meşhur fransızcasıyla. Hep parasızlıktan ve bizi cebinden çalıştırdığından bahsederdi. 1 verip 3 alma felsefesiyle yaşardı. Sosyal rollerinden maada tam bir çingeneydi. Sosyal farkların belirginliğini anlamış ve anlatmıştım kendime.
Dördüncü hain patronum yine osmanbeyde tekstilciydi. Çok para kazanıp sonra dibe vurmanlardan. Bir sürü adam doldurup efektif kullandıramadığı için, sizi izne çıkarıyorum deyip hiçbir para vermeden bizi sokakladı. Burada ise durumdan vaziyet çıkarmak gerekliliğinin farkına vardım.
Beşinci hain patronum çiçek mezatının mdürüydü. Arkamda dayım var zannedip, benim arkalı biri olduğumu sanıyordu ama ben bu tezi onun aleyhine kullanmadım. Bir anda beni zor bir göreve attırdı. Bende balata sıyırdım. Ama bu işyerinde TARLABAŞI diye bir hayat olduğunun farkına vardım.
Altıncı hain patronum ise seyahat acentasının müdürüydü rehberlik işi yaptığım. Sezon yükseldiğinde sekreterine bizi çağırttırıyor ama normal sezonda kendi adamlarını çalıştırıyordu. Sezon yükseldiğinde çağırıldım ama gitmedim. Burada ise dersim, bazı işlerin omurgasız olduğu ve kendimi ona göre şekillendirmem gereğiydi.
Altıncı hain patronum ise bir firmanın ozalit sorumlusu ustabaşı oldu. Bol bol projelere ozalit çekiyordum, amonyak soluyordum. Yaz sezonunda sayemde tatile gitti, çalışıyormuş gibi yaptı, yalan söyletti. Ama kendi adamı geldiğinde beni hariç tutturmak için, işe devam etmemem için oyunlar yaptı. Zaten ben üniversiteye gidecektim, zaten bırakacaktım. Bıraktım zahir. Burada ise bazı işlerin sezonluk olduğu gibi, bazı insanlarında sezonluk olduğunu görme fırsatı buldum.
Yedinci hain patronum, yurdışı devremülk tatil firmasının misyonere benzeyen ve "kerameti kendinden malul" ingiliz kefereleriydi. İşi 2 haftada anladım ve bıraktım. Zaten bu adamlarda bir sabah pılı pırtıyı toplayıp ülkemizden ayrılmışlardı, bir sürü duası alınmış mağdur bırakarak. Temelini görmedikçe bir binaya adım atmamayı öğrendim ve uygulamış oldum.
Sekizinci hain patronum bir otelin rezervasyon müdürüydü. Pozisyonu gereği yavşaktı. Hain ve çukur kazmak için fırsat kollayan piçin tekiydi. Annesiyle tanışsaydım yatardım demem diyemem. Buradan ne öğrendim, bilmem ama biraz ingilizce biraz bilgisayar, birazda kendimi kollamadan yaşanmayacağı.
Dokuzuncu hain patronum Halis Topraktı. Kendisine en az 300 bin dolarlık ek bütçe yarattığım rakamlarla sabittir. O yüzden diyorum ki; öldüğü mezara hacet gidereceğim. Toprakta fedakarca çalışmayı ve insanın duygusal anatomisini öğrendim.
Onuncu hain patronum araba sektöründen oldu. Hem stratejik hem sosyal hemde ticari bir görev yürüttüm. Sadece ve sadece ticari çalışmak gerektiğini öğrendim.
On birincisi ise yine farklı bir araç markasıydı. Ne kadar başarılı ve ticari çalışsanda, bir amcık kadar ( vajina ) değerin olmayacağını öğrendim.
On ikinci hain patronum sosyetik bir züppe ve kokoman olan birisiydi. Paranın neleri neleri gizlediğini gördüm.
On üçüğncü hain patronum ise lazdı. Rüzgara göre hareket eden ve etki altında kalarak yaşayan birisiydi. Onu kendi yalnızlığına bırakarak ayrıldım. Dev olsada cüceler, ayna paradır doğruyu söyler prensibini yaşadım.
Ben bu şekilde tesisleştim, bu hain kişiler sayesinde mesleki olarak büyüdüm. Belki bir emekli maaşım olur birde yazlık yerde evim.