Siz onu sosyeteden, yılbaşı partilerinden, kafelerden, boutique lerden,, bense özümden, bebekliğimden bilirim, memaleket bilirim, doğumevim Nişantaşı doğumevi, harlıca kasabasının miskinler mezrası değil, orası olsaydı da olurdu, ama Nişantaşı oldu, NİŞANTAŞ değil.
Ne aldı ne kattı sorusunu duydum, neyin; "Nişantaşılı olmanın." Bi kere övünç meselesi, Nişantaşından geçmek bile, kiminin ayin havasında duruş sergileyerek, eski Beyoğlu saygısının günümüzdeki simgesidir. Bu birr.
Canlı, yarıcanlı ve cansız birsürü efsanesi vardır, hamdiye çubukçu, kel müdür, havalı deniz, salih bey, mortimor, ( şu her cenazede görünen adam ) maraş dondurmacısı, kapriz, nülfer hatun, vampir salih, sapık adnan, hay skuull, kız lisesi, maçka teknik, amrikan hastanesi, valilik binası,
Nişantaşın yazılı olmayan kuralları vardı: Çöp dökmek için gece karanlığı seçilirdi. Pazara kadınlar topluca gider, aynı kadınlar 1 erkeğe hayatlarını adarlardı. Hiçbir flört nişantaşında değil başka mekanlarda yaşanırdı. Herkesin çocuğu herkesin çocuğuydu. Ölüm emeklilik mezuniyet sünnet toplu katılımlarda yaşanırdı. Jöle süren erkek ne ise, tek başına dışarı çıkan kız da o idi. Öğretmen ve imam en güvenilen kişiydi, çünkü kendi maaşlarıyla geçinirlerdi.
Nişantaşını askerden geldiği gün öpen birini bilirim.
Ama bilirmisiniz, sonradan nişantaşılı olan sosyete ve köydenkenteciler bir kupanın iki kulbuna yapışık durumdaydılar. İşe siyaseti, dini, parrayı, lüksü, özentiyi, katarak, nişantaşını katarakt yaptılar, ve zamanla özdeşleştiler. Kapıcı kıytırık necmi, sosyetik dilarayı ( di ) ilk öpen olmanın onuruyla nişantaşlı oldu, dilara sonradan bodruma yerleşti. Her harlandığında Necmi, dilaranın kapısını tırmaladı. Biyolojik saatleri birbirine denkleyecek kadar.
Nişantaşının gizli fenomenlerini ömrüm yettiğince yazacağım. Siz nişantaşlı ben nişantaşılı, o yüz sürülesi mekandan istanbula medeniyet tohumları saçarak, istanbulda nişantaşını iktidar yapacağım.
Hepinizin nişanı Nişantaşı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder