16 Mayıs 2022 Pazartesi
CAMİ HELASINDA MASTİRİBASYONDAN HÜKÜMLÜ
Yozgat Sorgun'a bağlı Alacanahiye köyü merkeze 21 km uzakta, 123 nüfus, 80 büyükbaş, 134 küçükbaş, 190 kümes, yaş ortalaması 56, tarım bilemediniz hayvancılıkla geçinen bir şirin köyümüz. Köyün camisi 1074 yılından kalma, selçuklu devrinden, nizamülmülk tarafından yaptırılmış, ama günümüze sadece kapı girişi kalmış, malum depremler, savaşlar, gece gündüz sıcaklık farkı. Bu camiyi 1974 yılında kaymakam ile elele veren muhtar tadilat yaparak son haline getirmiş, tıvaleti 2 göz, o zamanki köy halkı camide tuvalet mi olur diye muhtarı epey bir hırpalamışlar, muhtar kalp krizi ile mevta olunca cenazesini komşu köy olan Tırpanlı'ya gömmüşler bizden uzak ola diye. Tabi o zamandan yaşayan bir gümüş nine kalmış, kendisi alzaymırın alzaymırı. Sadece tavukları tanıyor, peşlerinden gidiyor, neyseki tavuklar akşam kümese geri dönüyor da ninemiz kaybolmuyor. Hikayemizin kahramanı Ali Memiş. O vakitler 15 yaşında. Gürbüz bir çocuk, öküzler hasta iken tarlada saban sürecek tüm yaş grupları arasındaki tek adem kendisi. Günlerden bir gün Ali Memiş televizyonda engiribirdis diye bir alametin reklamını görüyor ve adettir ya ben engiribirdis almaya yozgata ineceğim diye tutturuyor, ertesi gün başlıyor 4 saatlik yozgat seferi. Öğlene doğru varıyor yozgat çarşıya, ama kime sorduysa engiribirdis alacağım diye, genelde tekme tokat kovalama ile amacına ulaşamıyor lakinat. Aslında istediği şey Angry birds oyunu, ama burada kaderin bir oyunu sözkonusu. Ali memiş kendine boşu boşuna yozgata inmeyi yakıştırmadığı için yozgatın pis sineması Palas'ın girişinde 3 film birden, salako, ejderin oğlu ve miki filmi, matinesine bilet alıyor. Şansına miki filmi denk geliyor, orada çıplak sarışın arvatlar kel yapılı adamlarla güreş tutar halde, ali memişe bişeyler oluyor haliyle, yanaklarındaki o gürbüz kırmızılıkta şehvet terleri süzülmeye başlayınca, hatta komşu kızı Zümre'nin neden kendisiyle habire çeşmeye gitmek, bostana dalmak, ayran ikram etmek girişimleri bir anda mana kazanıyor zihninde. Zümreyi ilk defa geri çevirmeyeceği anlamına gelen bir gelişme de diyebiliriz. En nihayetinde köyüne geri gelen Ali memiş artık başka bir evreye serpiliyor ve yerli yersiz zamanlı zamansız otuzbir pardon mastiribasyon seanlarına günde 1 saatini ayırıyor, tarla sürmeyi bırakıyor, zümrenin camına taş atmaya başlıyor, ama babası kızacak diye köyde düşünegezerken, bir de ne görsün caminin tuvaletinin suyu açık unutulmuş. İşte kaderin bir oyunu daha. Nasıl olsa el ayak pantol etek çekildi, saat 10 olmuş, başlıyor caminin tuvaletinde osbire, bugün 5. sefer, haliyle erken boşalma durumu olmasa da, Ali memiş maşrapaya baka baka işine devam ediyor. O sırada şehirdeki pavyondan köye geri dönen köyün tek kürdü Sıddık bey, işemeye gittiği tuvalette canabetliğe ulaşmaya çalışan Ali memişi gördüğü gibi kulaklarına asılıp tekmeyi basıyor, enteresandır Ali memiş havada uçarken bile eli zikinde tatminden vazgeçmiyor. Tek şahit uykusuz kargalar. Bu hikaye ile Ali memiş bir yıl köyün köylülünün içine çıkamıyor tabiki, dayısının Sorgundaki berberinde 3 ay çıraklık edip, Yozgatta Altın tarak berberini açıyor, yarı gurbetlik yarı yarenlik. Köydeki cami tuvaletinin adı da Memişhane oluyor yılların sürümünde.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder