Tüm dünyayı -eğer isterseniz- bir mause ile sürükleyebilirsiniz istediğiniz yere. Devrim-ihtilal-ameliyat-patlama tüm bunları yapabilirsiniz.
Ben ki özel bir yaradılış olduğuma inanıyorum, hayatta hiçbir komplekse düşmeme özelliğimi ve buzdonduran sakinliğimi bu mecradan sinyallerle evrene yayabiliyorum.
Düşünce mafyasıyım. Ruhsal otoriteyim, anlaşıldığı üzere Megalomanım.
Dünyanın rezilliğini, insanların pisliğini, ahlakın yozlaşmışını, ve bütün sairleri sezebiliyorum.
Nasıl mı yapabiliyorum bunları?
Elbette, sevme ve sevgi görme hasletlerini gömdüğüm için, veya; sevdiğim herşeyin kaybolmasından ötürü.
Sevgi boşluğuna düşünce bilimini yerleştirdiğimden ötürü.
Patenti herkese serbest olan ama hiçbir tenin dokunmaya cesaret edemeyeceği "evrensel temaların dönüşümü" felsefesiyle bir refleks oluşturdum.
Ben hep böyleydim.
99 depreminin ilk on saniyesinde bu refleksimi yaşadım.
İlk 5 saniyede "can telaşı" sürecini yaşayarak, yani alçak pencereden atlayıp bahçeden sokağa çıkma paniği, sonraki 2 saniyesinde göğe bakarak kıyamet tecellisi olma ihtimaline karşı, 10. saniyede heryerde mutlak ölüm gerçeğini gördüm ve 11. saniyeden itibaren "DEPREMİN ZEVKİNİ" yaşadım.
Bu kadar derin rasyonel kimliğimin saklı olduğu bedenimde, bu bahsettiklerimi bulamazsınız. Yardımsever, teşvik edici, yırtınıcı, ve adam gibi adam suretlerini giydirdim. Dışardan sadece bu yüzleri görebilirsiniz.
Peki ben ne işe yararım, Allah beni ne için yarattı?
Ölümcül bir ameliyatta, içte yazılı şifrelerimle, yani matriks'imle, ölümün kesin olduğu bir hastayı yaşama kavuşturabilirim.
Bir gökdelenden ayağım kaydığında, havadayken refleks haline geçtiğimde "betona beton tesiri" yaparak ölümü erteleyebilirim.
Uzay istilası dediğimiz ve kabuslarımızı oluşturan felakete karşı, dünyanın bütün çareleri tükendiği andan itibaren adalet refleksim yardımı ile, dünyayı saracak bir moral bloğu oluşturabilirim.
Bir vahşi hayvan saldırısında, inandıklarıma sahip çıkmak adına, o hayvanı uysallaştırabilir, ve itaatkar bir uşağa dönüştürebilirim.
Tüm bu dediklerim veya diyeceklerim, hazinelerimin bir mat metalden yansımasıdır, siz insanlar bu yansımayı zaten küçük ve önemsiz görmektesiniz. Varsın olsun ve canınız sağolsun.
Aynen sumatra adasındaki patateslerin gen oluşumunda ne kadar vahşilik geni saklıysa, dünyanın gelişiminde ve devamında işe yarayacak bazı hasletler de benliğimde gömülü uyumaktadır.
Olaylar birbirinin içinden kayıp durmaktadır sadece ve geometriler bu kayganlığın sürmesi için her şekle dönüşme potansiyeline sahiptir.
Bu muhabbeti fazla uzatarak düş ve düşünce pasajınızın açılmasına hizmet etmekte sakınca görüyorum. Megalomanlar bencildir.
Yarın öğlen kendime elma dilim patates ısmarlayacağım.
Allah bana sizleri sevme ve kollama hazinelerini bahşetti, bunun karşılığında patatesi hakettim.
Dokunanı yakarım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder