Hayatın bi sürü çöpçatanlığı var, içimize sindirdiklerimiz çoğunlukta.
4 aydır peşinde hacamat olduğumuz Fenerbahçe için, benim sevgim milyonlarca küçük gözden biri. Fenerbahçenin benim öldüğümden bile haberi olmayacak, demekki Fenerbahçe aslında sadece kendimizi sevdiğimiz gerçeği.
Hayatımızı verdiğimiz kadın mesela; onun hayatındaki boşluğu dolduran bir tuğlayım ben. Yani kadınlar demek boşluk demek ya. Biz sadece bir boşluk doldurucuyum, ben olmasam diğer milyonlarca tuğladan biri olacaktı.
Hayatıma giren kadınlar mesela; aşkın cümleleriyle duş aldığım. Ufak bir kaydırma, mesela, taksim reşitpaşa otobüsü ışıklarda 10 saniye daha beklese, hayatımıza giren kadınların algoritması değişecekti, arayüzler farklı ekranlara denk gelecekti, onların hayatında başka erkekler arayüz oluşturacaktı.
En iyi arkadaşım mesela, sevgilisinden arda kalan zamanlarda en iyi arkadaşım o.
Patronum mesela, onun gözünde bir deve pisliğinin reorganizmasıyım. O yeterki sıçsın bol bol, o boklara konacak bir sürü reorganizma var nasıl olsa.
İnternetteki kadınlar mesela, Bütün sermayeleri: " verme ihtimali" üzerine kurulu olan. Sadece birer tesadüf organizması tümü. Bendeki değerleri verme ihtimali, onlardaki değerim ise, kollu makinede yanyana gelecek üç çilek ihtimal: 1- Para 2- Seks 3- Kullanat.
Bayram mesela, Sonsuz uçuşun arasına serpilmiş duraklar. Bana bir konut gibi gelen, ama uçuşu uçması bir anda oluveren.
Sanırım hayattaki tek merakım, beni mezar çukurunda bıraktıkları andan sonra ne yada neler olacağı.
Mustafa bu işte..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder