Teşkilatlı ve kapsamlıca yürütülen bu süreçte, bazı kuralların kral olmadığını belirtelim.
Gölgelere karşı savaşamazsınız. Gölgelere enerji harcamak safdillik olur. Oyunun kuralı değişmiştir çünkü, gölgelerin gücü adına hareket edilemez.
Artık zaman; gayrinizami harp zamanıdır. Top tüfek asker belge ekonomi siyaset yada güç denilen olgular, veya hukuk-adalet kavramları, gayrinizami harbin muhatapları değildir. Gayrinizami harbin tek kuralı; sizi içine çektiği, düşürdüğü, zavallılaştırdığı durumdur. Sadece sürecin sonunda elinize bir intihar tabancası verilir, ve gereği istenir sizden.
Sonunda gayrinizami harbin dediği olur, kaynağı ne demokrasi ne kamuoyu vicdanı nede çoğunluğun kararı değildir gayrinizami harbin. Tek açıklaması; artık kuralların değiştiğidir Omurga ve onur aranmaz bu gayrinizami harp teşekkülünde.
Zaten; bu yöntemle savaşmak ta beyhude bir gayrettir. Bu gayret eforunu sarf ederek, oldukça zayıf bir hale dönüşürsünüz ve gayrinizami harbin daha da esiri olursunuz.
Fenerbahçe üzerinde oynanan bu gayrinizami harp senaryosunda, bir gölgeye ateş ederek, yada bu gölgeyi yakalamaya çalışarak, kendi kendimizi tüketiriz. Hiçbir sorunun cevabı yoktur, hiçbir karanlık noktanın muhatabı yoktur, dürüstlüğün "d" si bile yoktur bu savaşta.
Gayrinizami harbin en büyük silahı ise paranoyadır. Paranoyalarınız seslerle birleşir, aynalardan yansır, ve sinirinizi tahrip ederek sizi alaşağı eder.
Biz Fenerbahçe camiası olarak, en büyük teşekkül olduğumuz için, ve ne mutludur ki, Türkiye üzerine oynanan gayrinizami harbin hedefi durumundayız. Artık bu gölgeler fenerbahçe denemesiyle içimize yerleşecek, ve gayrinizami bir sürü diğer harbin kurucusu olacaktır.
Şimdi size bu harp ile mücadelenin ayrıntılarını vermeye çalışacağım.
Gayrinizami harbin ana teması, sadece 1 hedefe odaklandığı yanıltmacasında saklıdır. Oysa, kanser hastalığında olduğu gibi, bütün vucudu kapsama alan bir sinsiliktir.
Gayrinizami harp; karşıtlıklardan doğar, ve ayrılıkların içinden süzülerek herkezi susturmak suretiyle adeta bir adalet savaşçısı konumunu kazanır, oysa darbe ile yönetimi, irade ve bağımsızlığı işgal ederek, tüm alkış tutanları köleleştirir.
Gayrinizami harp, başkalaştırma etiğini mükemmel kullanarak hedefini izole eder.
Hatta bazen ilahi bir musiki gibi gözükerek yerini yurdunu terk ettirir sana. Egolarla beslenerek, bütün zırhları kolayca geçer.
Gayrinizami harp asla öldürmez, yaşayacak bedenler ele geçirir.
Önce semirtir, sonra yüceleştirdiği kurbanın başına adalet baltası gibi iner.
Konumuz sarı lacivertti, ışığımız ve ülkümüzdü, inanç bayrağımızdı, oysa şu harp sonrası karmaşa ve ıssızlıkta tüm bu renkler bir sis tabakası tarafından siyah-beyazlaştırıldı. Önce ötekileştirildi, şimdi ise ıssızlaştırıldı.
Kurtuluş savaşının intikamını almak için 90 yıl bekledi, unutmadı, işkembeye atmadı, en büyük kalenin dokularına inmeye başladı.
Mahallenin delikanlısının kanındaki alyuvarları boğmaya başladı.
Gayrinizami harp ile mücadelenin tek yolu var, kanındaki saflığın zararsız gözüken zararlılarca işgal edilme ihtimalinde bile, bütün ışık gibi görünen karanlıklara karşı durmak. Yada 90 dan geriye doğru saymak.
Sanırım bir gün öldürüleceğim ama gayrinizami harbe karşı kişisel zaferim olacak bu şerefli ölüm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder