31 Aralık 2009 Perşembe

HENÜZ

Ne gariptir ki hiçbir anlam taşımıyordun benim için, sıradan ve tüketilebilirdin. Yakın zamanlara dek.

Ama bir yavru kedi kadar garip bir hüzün ve masumiyet taşıyordun, ismin ile özdeşleşmiş. Ya sen çok özeldin, yada benim sana olan karmaşalarım. Bir tesadüfe yuvarlanmamış hikayelerdeki gerçeklik kadar cürmü vardı adıkonmamışın.

Bir karanlık madende yaşanan telaş, bir son vapuru kaçırmanın çaresizliğinde bulduk ikimiz ikimizi. Birbirimizin feri feneri ışığı olduk gözlerimizin ışıltısında. Sen o musun dediğin şey parolamızdı, ve birbirimize dahil olduk hariçten.

İstersek güneş açıyorduk istersek yağmur, ama ben en çok cehennemi sıcaklığını özleyeceğim uzay boşluğumda. Ve kal dersen kalırım, ol dersen olurum.

Sevgili kadın, balkonumdaki çiçekleri açtıran büyüdeki kadın. Sen benden, ben senden türemiş olabiliriz belkide, bana gösterebilirmisin birbirimiz için bu derece yaratılmış iki insan?

Açmazlarını anlamadım sanma, onlar benimde açmazlarımdı, aşık olabilmenin anahtarı hükmünde. Ama bazen dertlerin ismi soyadımızdır ve fena halde işlenmiştir kimliğimize. Bu derece mert duruş sergilemeseydik, zirveye kazınmazdı adımız, buna sende içten hak verdin zaten.

Belki bedenlerimiz birlikte karşıladı seher güneşlerini ama, sanmaki her doğacak güneş içimize işleyecektir diye. Bazen kış güneşleri bizi ısıtamaz, gece çıkan ay kadar. Ben fazla gevelemeden, bir itirafımızı daha yapayım. Seninle olmaya inanamadığım için vede doyamadığım, vede anlayamadığım için,

henüz sevişmedik seninle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder