Uçağa giriş, acaba düşermi, düşerse öte tarafta benim için ne tür hazırlıklar yapıldı. Pist başı, kaptan-ı uçağın rahatlatan konuşması, bir uçak yolcusu segmentinin bu kadar çeşitlilik göstermesine hayretler. Birde, benden dokuz sıra önde oturan kızıl. Bir ara arkaya baktığındaki o lütuf yüzu, o yumuk ama soylu bakışa hayranlık, beni çeken bir gizem, onu banyoda saatlerce kendine yaptığı bakımda görünmez adam olarak seyir etmek düşüncem. Üstüne yorgan olarak çekmesi ihtimaline methiyelerim. Ama dokunursam kaybolacak bir peri masalı ( fair tale ). Ona attığım hayalet halatı farketmesi, belkide bu yüzden, sırf bu yüzden uyuma/dalma halinden vazgeçmesi. Onun dişiliğini kendine hissettirecek birine mi sahip, yoksa kadınların sonsuz arayışı ( duplikasion rölativite ) varmı, yoksa ona kendimi sunabilmenin yani bir yanlışın dört doğrumu yeme ihtimalleri.
Bu kadar huzurla uyumak bile zamanımızda bir ayrıcalık, arkadaşım Kemal hafif dürttü ve;
-Uykucu, Cenevre'ye dayandık, git bi yüzünü yıka, birazdan pasaport kontrolünde terörist muamelesi göreceğiz, sorulara uyanık olman lazım. Hadi bakalım.
Ve onun yanından geçmek, sanırım bakışlarımın merkezinde olduğunu anlamış, arkamdan lavabo kabinine gelmez mi? Bende hakettiği hayranlık, gözüme vurmuş, ona yıldızlı bir samanyolu olarak akmakta.
Gayriıhtiyari; Merhaba, dedi. Allahım şu kadınlar çekimi ne kadarda kuvvetli algılıyorlar..
Merhaba, Cenevreyemi?
Normalde bu soru şehirlerarası otobüslerde sorulur ama sanırım ortamın kuvvetli çekiminden bir espri tutuşturmuştum.
Cenevrede ajans mankeniymiş, fuarda vıp açılışın favorisiymiş. Kardeşi bizin markanın PR yönetmeniymiş. Üniversiteyi Kanada'da bitirmiş, ama Bilkent elektroniğe devam ediyormuş. Sosyal yardımlar gönüllüsüymüş. Tv programlarında editörlük, Halkla ilişkiler süpervizöreliği, CEO asistanlığı, yani bir çocuğunuza en ideal annenin bütün özelliklerini taşıyan, ama sadece hayran olunacak dört dili bilen dördünüde yarım, aynı zamanda, Ortaköyde tavla ustası, yerli dizilerin yorumlarında usta, sizin konunuzu sizden iyi yorumlayacak kadar, bir o kadar yakın, bir o kadar ulaşılmaz ilahi bir varlık.
Her bir maddeyi epeyi epeyi konuştuk, haa bu arada ismide Ceyla, arada kendi söyledi. Neredemi,Otelimizde, onun odasında, onun hazırladığı hazır çorbayı içerken, ( Cenevre otelleri fena kazık, her seferinde hazır çorba götürecek kadar da bizden ) ama ruh ikizliği protokolüne aykırı hiçbirşey olmaksızın, olsa olmazmıydı, elbette olacaktı, ama Ceyla sadece paylaşımından ötürü bile sadece hayran olunabilecek bir cennet kızıydı. Hatta ona İlgiyi anlattım, öyleya bu kadar nitelikli bir kıza ne ile karşılık verebilirdimdiki? En yakın arkadaşıma bile anlatamadığım bir taze yatak hikayesi. Belki öküzlük ama, Ceyla hayatımın en yakın uzaklığıydı. Soyundu, ertesi gün giyeceği ışıltılı fuar kostümünü göstermek için, bir saatir tanıdığı bir araba satıcısının karşısında. Kibarlık babında, çıplak kaldığında arkasını döndü, aynadan gözüken göğüsleri ise tablolarda resmedilecek estetikteydi. Sanırım yüzlerce hayranı olan bir kızın bu kadar yakınında olabilecek bir ruhun, onun muhteşem göğüslerini görmesi en ulvi hediye olsa gerek.Kostümü giymesi ile doğal ışıltısına yıldızların ışığını eklemişti. Dedimya, bu kızın tenine değecek bir ten, yaratılmışa en büyük haksızlık olsa gerek. Açılış dansını sergiledi. Balemsi, sportif ve duygulu.
mustafamehir@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder