Yeniden hayal dünyamı yazmaya başladım. Farkeden varsa. Zira kaynamaya bıraktığım bir kimyasal formülüm vardı, ama karışımlarla fazla oynayınca ve aşırı ateşte kalınca formülün kimyası bozuldu ve fokurdamaya başladı. Maalesef en sonunda kazan patladı, yaralanmadan ve yaralamadan atlatmayı başardım. Denemelerim sürecek, hayatta olduğum sürece.
Hasköy, Halicin sırtlarında içe dönük bir semt. Halicin kaderiyle özdeş, halıcıoğlu ile kardeş, mezarlıklarla çevreş. Hasköy aynı zamanda, köyden kente geçişte kullanılan ara basınç odası gibi. Köyden hasköye, köyün hası hasköyden şehire. İleri mi gidiliyor, geriyemi bilinmiyor ama gidişat kesin.
Kağıthane, eminönü, eyüp, kemerburgaz, okmeydanı, kasımpaşa, gibi kardeşlerle çevrili Hasköy, zamanında milli mücadelenin en ateşli kalp atışlarına evsahipliği yapmış. Anadoluya çıkışın anahtarlığı, istanbulun kalesi, işgalcilerin karabasanı ve mücadelenin ışıklığı. Bir nevi İstanbulun Çanakkalesi. Çanakkale geçilmez, Hasköye girilmez.
İşgalci ingiliz ve yunanlılar, sanki kendi köyleri gibi rahatlıkla girdikleri Hasköyden çıkamamışlar. Öyleki zamanın has leventlerinden Kaburgacı Bekir'in bilinen 20 tane leşi varmış. Öldürdüğü askeri itinayla paket yaparak, işgal karargahına gizlice bırakmasıyla ünüymüş.
Hasköyü tarihin cazibe merkezi yapan bir diğer gelişme ise, şimdilerde Santralist adıyla bilinen bölgede oynanan seks oyunları sayesinde, tuzağa gelen askerlerin, sırf sevişme içgüdüsüyle latif latif düştükleri kumpaslarda ortadan kayboldukları rivayeti. Şandallı Emine adıyla tanınan onbaşı Saliha, bu tuzaklarda en az 40 can almış, komutanlar dahil. Hatta her 5 askerden birini hadım ederek geri göndermiş, sırf işgalin kimyasını bozmak için. Hadımköy adı nereden geliyor diyenlere diyelim. Onbaşı Salihanın hadım ettiği askerleri rehabilite etme merkezi olduğu için.
Tarihin ilk Türk muhrip denizaltısı " Çakır " ise made in hasköy. Alman mühendis "panzer zeki" lakaplı FREDERICH FON PANZER tarafından, hasdal tersanesinde üretilen bu sudabatmaz sayesinde, açıklarda bekleyen Türk kuvva gemilerine önemli miktarda cephane taşınmış. Şimdilerde Çakır denizaltısı için işadamı Nazenin rahmi bastırsada, hasköylüler çakırı vermiyorlar ve onu yeni nesil hasköylülere müze olarak sergiliyorlar, nerede, arapcaminin sarnıcında. Patlamamış torpili gövdesinde, Hasköylüler; -Ölürüzde vermeyiz diye direnişin simgesini koruyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder