Fırsatları sunacağımı düşündünüz değil mi? Fırsat zaten hiçbir zaman al sana kullan şekliyle sunulmaz. Ya aslanın ağzındadır, ya dna şifresindedir, yada atmosfere karışmış halde dolanmaktadır. Ben sadece çözümlemeye açık, düşüncenizle zenginleştireceğiniz ve ruhunuzla hayata geçireceğiniz durumları fırsata çevirmeniz şeklinde sunmaya çalışabilirim.
Günümüzde aşırı tüketilen ve içi boşaltılan, doğal olarak aşırı kirlenme şeklinde kaderine bırakılacak olgulara odaklanalım. Bunlardan biri internet. Sanalizasyon. E-ticaret kavramıda bu yüzden terkedilecek. Çünkü her türlü spekülasyona, şişirmeye ve yanıltmaya açık. Bu yüzdendir ki; ticaret merkezleri internetten işlemi kesecekler ve fiziki alışveriş yaygınlaşacak.
Bir diğer olgu ise aşırı şişmiş, patlamaya açık, tüketici ile arasında ruhsal uçurum, bir diğer deyişle, yüksek duvarlar kurmuş olan bankalar. ( Çoğu kişi bana gülecek, gülün gülün. )
Bankalar aşırı mevduat birikimi ve işin yönetilemeyecek kadar büyümesi sebebiyle kendilerini yasama-yürütme-yargı-halk-hak gibi kavramların üzerinde görüyor. Eskiden genç kızların kendini uğruna astıkları Erol Büyükburç'un şimdi bir komedi olgusu olması ve yerini iyi hesap edemeyerek dinazorlaşması gibi, bankalarda
kendi kural koyma, büyüklenme ve istediğimizi batırırız şeklindeki açgözlülükleri sayesinde
1- Siyasetin tepkisini çekiyor
2- Halkı çaresiz bırakanın yokolmaya mahkumiyetini hesaplıyamıyor
3- Kendi aralarındaki tröst'ün piyasa belirleyiciliği rolünü abartıyor
ve en önemlisi:
4- Neye hizmet ettiklerini bilmeyecek duruma gelmiş durumdalar.
Bu gibi sarsıcı çürümelerin olduğu ve kuralsızlığın birinci kural olduğu toplumlarda tarihteki örnekler ekosistemin ne kadar güçlü olduğunu bize kanıtlamaktadır.
Halk, adaleti uygulama erkine sahip olduğunu düşündüğü uç söylemlere yönelir.
Ahlak; kendi kurallarını yeniden yazarak, bazılarının bahçesini kendi sınırlarına dahil eder.
Devrim; kendi çocuklarını yiyerek beslenir.
Konumuza gelelim, sani simülasyona.
Eğitim sistemi yıllarca tartılır, tartışılır ama zamanla işlevini yitirir. Tabularla yetiştirilmiş bir neslin yönlendirdiği eğitim elbette tabuta girecektir. Ben; lisemizin öğretmeni dediğimde, boynu bükük, borçlarıyla yaşayan, bakımsız, sıska ve tüberküloz öğretmenleri hatırlarım. Sonradan sistemli olarak bu açıklarını eğitim sisteminin açıklarıyla beslenerek doldurdular. Çoğu arsız bir partici, komisyoncu, cinci hoca ve karaborsacı oldu. Öğretmenlik onlar için adres belli olsun işiydi . Artık çocuklarımızı rehin alarak bizden ulufe isteyen mafyatiklere dönüştüler. Ahlak yordam görmüş ufak bir azınlık ise ek iş olarak sadece cilt bakım ve beslenme maddeleri satarak boşluk doldursalarda, menfaat aslanı kesildi çoğu. Kendi aralarında kazanç paylaşım ve ev yaptırma dernekleri v.s. kurarak baskın basanındır kürküne büründüler. ( Bakınız; doktorların muayenaneme gel klişesi ) Onları okula gelipte benim ürünümü sat, kapı aç yeter diyen hödükler uyuşturucuya alıştırdı, zaten aç açıktılar, şimdi açtıkça açıyorlar. ( Bakınız, benim ilacımı yaz diyerek doktorları pezevenkleştiren sistem. )
Mustafa temiz kalmayı başardı, gururla gözünüze sokar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder