Ömür denilen bir çile iplik, içiçe geçili.
Geçenlerde bir film izlerken, ki herkez film seyrederken ben izlerim hayatı, düşünce çatıma bir taş geldi: Abi neden eskiden bir filmi 4-5 kere seyretmek tatlı bir hevesti ama şimdi 1 kere seyretmek zor bir yokuş?
Bunun ilkel sebebi yaşlanmamız. Hayat akarken hayta hayta, artık heves musluğu tıslamaya başlayınca, hep düşeş zarlara konsantreyiz. Yani hem ballı hem kaymaklıyı aynı anda istemekte kararlıyız. Çıkacaksak bir hatunla, afeti devran olmalı. Yiyeceksek bir yemeği, a klas olmalı, süreceksek bir arabayı "made in nasa" olmalı. Gireceksek bir ortama ancak ve ancak saray olmalı. Sohbete dalacaksak, profesörlü ve derin bir söylem olmalı.
Tüm bu devinimlerde yapılacak her hareket tam manasıyla bizi tatmin edemeyeceği için, hiç bir şey yapmamayı yeğlediğimizi de belirtelim. Yada başlayacağımız her işin yarıda kalacağı.
Bu durumda tv dediğimiz "boşluğun hoşluğu" devreye giriyor. Bence televizyon ne mi?
Salıncak. Gittiğin ve döndüğün yer aynı. Evi boşaltın ve saatlerce duvara, olurya gözünüz yükseklerdedir, tavana bakın. Bu sahnenin yavanlığı eşittir tv seyretmek. Yada sonuçları karşılaştırın ve eşitliği daha somut görün. Mongolluğu görün, amaçsızlığınızı, boş bal kovanlarını.
Şimdi bu yazının yanıltmalarını açıklayacağım. "Sanal Reklam" yaptım. Farketmediniz değil mi? Çünkü imkansızdı farketmeniz; sağ tarafı kollarken soldan darbe yiyen boksörler olarak.
İşte yazı sonrası çözümlemeler:
1-Bundan sonra seyredeceğiniz filmi çok daha konsantre seyredecektiniz.
2-Kriterlerinizi aşağıya çekip daha basit konulara katılacaktınız.
3-Hayatı lüks içinde yaşamak mı yoksa manevi değerlere eğileyim mi? sorusunu birkez daha elden geçirecektiniz.
4-Yarıda bıraktığınız bir çok işe yeniden el atacak ve daha kaliteli bir yaklaşımınız olacaktı.
5-Tv izleme zamanlarınızı gözden geçirecektiniz.
6-Birde sabah kalvaltınızda "bal" sürecektiniz ekmeğinize, ihtimaller dahilinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder