Sufi bir ruhum ve bu ruhun gizli dnasında eyleşen bir ahlakım sözkonusu. Benim diyen adamın iradesini, buyum diyen adamın aklını, güzelim diyen kadın edasını bile aklından alacak kadar işlemcili bir beyin sahibiyim. Dolayısı ile olayları sanal yaşayabilir, kimsenin göremediğini görür ve artı 6. hiss denilen ruhani beden oluşumunu kısmen gerçekleştirebilirim. Ne ile;: Allahın verdikleriyle.
Peki bu ruha sahip olmak bazı iğrilmeleri ve sızıları tetiklemezmi be adam dedi birisi arkadan. Çokkk da doğru dedi. Yaklaşık üzerimde bin tane vebal, bin kere diyet borcu ve eğer silinmez ise bir sürü Allaha verilmiş sözüm var. Ve bu konu gündelik saçmalıklardan çok çok öte.
Dünyanın sınırlarını kavramaya başladığımda misyonumu belirlemeye uğraştım. Renk ve ahenk olarak. İnsanların basitliğini ve basitleştiğini görünce, onlara yapacağım iyilik ve katkıların tümünün boşa kürek olduğunu kavrayarak. Sevme denilen gizin haketmeyenlere verilmeyecek kadar değerli olması ama orantısız derecede çok olması beni ve ruhumu sınırlamaya itti. Ekonomi biliminin sevme raddindeki oranını ayarlamaya çalıştım. Sonsuz sevgi, ama hakeden yok. İlk eğrilmem böyle gerçekleşti.
Sonra kaynaklara yöneldim ve suya bir damla olabilmenin şerefini kovalamaya başladım. Kaybolmak ve farkedilmemek bahasına. Daldım vahasına, ama sevgi denizi beni zeytinyağı gibi hep üstlere taşıdı, yani yoğunluğum ve maddesel özelliğim değişmedi. Kendimi martı veya balık olabilir, bir canlıya katmak ve varoluşun nehrinde sonuca ilerlemeye adadım. Yaşam bir denizdeki balığın toprağı merak etmesiyle oluştuğu gibi, merak salınımlarına kaptırdım benliğimi. Yine talihsiz kaderim bana dur çekti. Amaç ve araç uyumsuzluğu diyebilirsiniz.
Bir kadına aşık olarak yoğunluğumu seyreltebilirim diye bir seçenek gözüme ilişti. Öyle ya, aşk denilen ateş herşeyi eritebilir ve ruhu kelepçesinden kurtarabilirdi. Ama aşkın kendisi ile tanışmak, sadece ezilmek ve şekil değiştirip durmaktı, kimyam değişmedi. Biraz ambalajım şekillendi sadece.
Evlendim ve 10 yoldur, on yıldır, büyük eksikliğimi gidererek, insan içinde varolmamı sağlayan büyük kadın ve çocuğumun mimarı Gül ile hayattayım. Kimyam sadece bir gıda katkı maddesi ama ruhumun yoğunluğu en azından katı ve bir işe yarar durumda.
Anlayanlar anladı, ama bende teyid geçeyim, Allahın ateşi ile yananlardan olarak, kimyasal ruhumun doğaya katılma ihtimali ile yaşıyorum. Öyleyse, kim olursan ol, elinde ateşi destekleyecek ne varsa ateşe savur ve yangınımı yükselt ki, kimseyi ilgilendirmeyen bu kimya problemini, mustafanın kimya probleminin çözümüne katkıda bulun.
En iyi yazılarımdan biri oldu, ortam ısındı az biraz....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder