Elinde fener, gündüz vakti adam arıyorum diye dolaşan adam. Bir diğer rivayete göre, kralın birini tersleyerek, gölge etme başka ihsan istemem senden diyen bilge.
Şimdi bu tarihi şahsiyetle benim ne alakam olabilir diye yola çıkanlar olacak. Birincisi ben, Sinop Boyabat, hiç görmediğim diyarların, bir adamıyım. Soranlara söylenir ya. Şimdi acaba diyorum, boyabat nüfus müdürlüğünü karıştırıp, bu adamla olan kalıtımlarım üzerine bir araştırma yapsam ne çıkar?
Yapamasamda bu araştırmayı, bendeki dnaları bir hafta sirkeli kavanozda bekletmek suretiyle, bazı buluntular yakaladım, onları paylaşalım.
Diyojen bir kere karı milletinden çok çekmiş, adam felsefeye bulaştıysa bu böyledir. Bende çağdaş kadın dediğimiz ulemadan, güzel kadın dediğimiz tuzaklardan, aşk dediğimiz bürokrasiden sırma saçlarımı kaybetmiş birisiyim. Bu durumda dedem diyojene rahmet okuyorum.
Diyojen zamanın krallarına, kurallarına ters gidip, belediyeden bir sürü ceza makbuzu yemiş birisi. Salak halk zaman içinde kralı bırakmış, diyojene çekmiş yönünü. Dolayısıyla krallar ayağına gelmiş. Bak bu da ilginç bir yorumtu. Bu salak milleti ayağıma dolamaya değmese bile, bende ergenekondan çıkış reçeteleri fazlasıyla mevcut. En iyi hasta doktorunu arayandır.
Diyojen birde, imkanlar içinde yüzmek, yani bacağı baldırı omuzunda taşımak yerine, sefil ve münzevi bir hayat yaşamış, hayat değil hayal yaşamış. Burada aynı etkileşimi tartabiliyoruz. Nimetten burun silkmek paydası her iki sinoplunun ortak payandası.
Birde kalıcılık denilen bir anıtsal durum var. Diyojen ne baraj kurmuş ne devlet, hatta kayıtlı bir minaresi bile yok, çünkü karnı bunlara tok. Ama zamanı okumuş, şifrelerini flu bile olsa aydınlatabilmiş. Belki ahretten haberleri bile almış, ama gelegelelim, halen daha ilginç öğretileri ile tavan yapabiliyor.
İnsanlık ne kadar hızlı yol alırsa alsın, dümeni sağa sola yuvarlak bir yuvarlağa doğru kavis yapacaktır, ve labirentler ile karşılaşacaktır. Bu labirentlerin anahtarlarını taşımak vasfı ile öğünen duran bir dervişe o zaman ihtiyaçları zuhur edecek.
Ne kadar çok şey bildiğiniz, o kadar yanılma payınızı simgeler. Ve simgeler eşittir anahtarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder