No Animals

Hayvan insan arası farkları gözetiyorsanız, bu farklara hassas mikroskop ile bakmanız ve belki de yakın gelecekte dna analizi ile sonuçlara ulaşmanız mümkün. İlahi sebep olarak insan neslinin ve egosunun maksimuma ulaşması ile hayvanlaşma belirtileri ayyuka çıktı. Bunun belirtilerini de daha daha yaşadığınızda mustafa bunu da demişti demeyi unutmayın. İyi bir pazar geçinmeniz dileğiyle.

Banka bilançoları

Bir akrep zehiri ölümcül olduğu kadar bir çok ilacın da hammadesidir. Yani içinde hayat barındıran ölüm gibi. Ve bu başlığın bir maddesinin bir fıkrası hükmünde banka bilançolarını görebiliriz. Hem ölümcül hem de yaşamsal birer baraj dolusu rakam bu bilançolara gizlenmiştir. Halkın yüzde yüzünün yüzde 98 oranı bu bilançolardan hem nemalanır hem de bir yanını kaptırır bu bilanço havuzuna. Yüz trilyonlarca kâr işin görünen tarafı olsa bile olmayan yüzünde yüz yüz trilyonlarca dram gizlidir. Biz de bilanço Denizi'nin birer balığı olarak içinde yüzüyoruz. Her felaket gibi. Her yaklaşan felaketin belirtisiz kuyruk gibi.

Kahrettin be kahrettin

İnsan bir tavır benimseyeceği zaman kendisini rezil edecek basitlikten arınarak tavrını almalı. Şu saçma ve çocuksu büyüklenme denkleminde şişik kurbağa olmamak için de gerekli bu dediğim. Ben mesela tavır almam, alsamda sezilmesi zordur. Zira benim tavrım çemberin dışında seyrederek itişmelerden korunma davranışında gizlidir. Bu da daima kazanan bir politikadır. Hijyencilik te diyebilirsiniz. Zira dünyaya bit kadar faydası olmayan genel tüketici insan öznesi, öyle bir tavırlara giriyor ve aşağılara düşüyor ki, zekasızlığı, tutarsızlığı ve domuzcanlığı ile, adeta insan neslinden 2 farklı tür evrimleşmesine şahit olabiliriz bu gidiş ile. Ben bu elit'e doğru evrilmesi beklenen insan tipinin işaret karakterlerinden biri olmakla anılmak istiyorum. Bu dediğimi anlamakta zorluk ve anlamamakta kolaylık yaşıyorsanız, siz de diğer tipolojinin büyüyen filizlerinden birisinizdir muhtemelen. Bir gün bir yerde kesişir miyiz bilmem ama, daha şimdiden kim kimden evrildi diye soracaksınız, lütfen kesişmeyelim.

Taaki

Bir kamyon atasözü der ki: Bize kalmayacak dünya için çalışmaktan yoruldum. Ne zannettin Mustafa? Dünya sana mı kalacaktı yani? Çok haklısınız ama ben bu kadar yorulmanın gerekli mi gereksiz mi olduğunu düşünenlerdenim. Ve o ses derinlerden yankılanır birden: Durma devam et, koş yoksa düşersin. Yani ben yorulma fiilini bu durumda sizin tercihinize bırakmak zorundayım. Bütün bu seslerin ve yazıların da ta amına koyayım.

Çok paraa

Bir de bakmışım ne göreyim bütün para kaynaklarım erimiş ve düşük bir profilden bile daha düşmüşüm. Son aylarda beni su üstünde tutan bütün baloncuklar patlamış ve bir karga kadar sadece kendimle kalmışım. işte o katiller sürüsü. Araba 47.500. Taşınma 13.000. Yeni ev 98.000. Yeni ev masrafları 10.000. Noter avukat sair 15.000. Hayatım sikildi ama batmadan bitmem asla

Tavla

1980 lerden beri tavla oynarım ama çok oynarım adeta 1890 lardan beri oynuyorum sayılır. Peki bunun insanlık için ağırlığı ne? diye sorarsanız, veya her önüne geleni yenerek dünya çapına mı oynuyorsun diyorsanız, yok! aslında cevabım hiçbiri seçeneği. Temelinde matematiksel formüller geçerli olan oyunda bir çok farklı kombinasyonu yaşayabilir ve kendi çapında kahraman olabilirsiniz tavla oynayınca. Bir -dış dünyadan kopuş anı olduğu için özelinizdir tavla. O an tüm dertler şişeye haps olur çünkü. Peki tavlada başarılı olmak ve sağlam bir oyuncu olarak anılmanın yolu nedir der iseniz, bilgim dahlinde cevaplayayım. Her hamlemiz tavlanın kaderinde ya kırılganlık yada kesin zaferin adımıdır. Etkisiz bir hamle bile bir sonraki rakip hamlesin mağduru olabileceği gibi, rakibi şah matize edecek bir avantaj olabilir. Doğru zamanda doğru yerde olan her pul sizi zafere taşıyan mektubun puludur. En iyi yol ise rakibinizin gideceğini hesap ettiğiniz yolları tuzaklamak denilebilir. Bu aynı zamanda kendi kendinizi tuzağa düşürmek manasına da gelebilir. Ve bir de esaretten zafere kaçış yolu da görünebilir tavlada. Bazen rakibinizin tek pulu kalsa bile yüzde 5 gibi kazanma şansınız mevcuttur. Ama tavla da bilgisayar denilen virüsten etkilendi ve onun tarafından tutuldu. Sırf bu sebeple bile, karşınızda meydan okuyan bir rakibiniz var ise, kemik ile tahtanın dansı izlenmeye değer. Şansınız şans olsun.

Salaklara Telefon Rehberi

Her tür iletişim ve internet erişimli elektronik aletin üretim amaçları aşağidaki gibidir. 1. Hakkınızdaki tüm bilgi ve iletişim kayıt altına alınır. 2. Ne zaman nerede olduğunuz hatta ne yaptığınız merkeze aktarılır. 3. Sosyal medya denilen içinize ayna tutan elektroskopik uygulama ile tüm alışkanlık, tercih ve niyetleriniz ölçümlenerek veri kullanımı yapılır. 4. Sizler bu kullanımlarınızın gizli ve kişiye özel olduğunu düşünen varlıklar olarak özgür bireyler olduğunuzu zannedersiniz. 5. İsrail ve amerika sayesinde bu kelepçelerin gizli birer silah olduğunu ve gerektiğinde kullanılacağını anlamış durumda olmalısınız😂😂😂 belkide. 6. Bunların birer silah olup olmadığını internetten, siri'den veya bizzat kullandıranlara sorarak öğrenmek isteyecek kadar gerizekalı demeyeyim de geri vitesli de olabilirsiniz. 7. Mıstafa sen de bunları kullanıyorsun salak mısın diye soracak olursanız, ben salak olduğumu taa 20 sene önceden biliyorum diyecek haldeyim arkadaş.

Derby haftası

Ve bir diğer Fb-gs haftası. 21 eylülde. Futbol artık sıkıyor beni. Alt orta zekanın eğlencesi. Toplum zekayı kullanmayı bıraktığı için halen daha üstlerde demek bu. Sapyoseksüel bakış açımdan söylüyorum. Ama yine bir fbgs çatışmasının ortasında kalacağımız için bu sene de ortama yabancı kalamıyorum. Fenerbahçe gözüyle galatasaray işgal kuvvetlerinin devamı niteliğini taşır ve rekabetin temel dinamiğidir. Fenerbahçe maça kurtuluş savaşı mücadelesi olarak bakar. Galatasaray ise ecnebi takımlarla olan mücadeleyi anafikir olarak benimser. Her iki takım da birbirine kostüm giydirerek maça hazırlanır. Bazen bütün sezonun tek amacı bu maçı almak noktasına varır. Ama temel gerçek değişmez: Bu maçın ekonomisi. Bazı veriler kendimce şu bilançoda netleşir. Seyirci hasılatı 75 milyon. Yayın gelirleri 500 milyon. Topluca gösterim gelirleri 4 veya 5 milyar. ( kafeler oteller restoranlar) Turizm etkisi 100 milyon. Maç günü etrafı yiyecek tekstil harcamaları 15 milyon. Bahis hacmi 2.5 milyar. Reyting etkisi 1 milyar. Federasyona artı değeri 100 milyon. Nereden baksanız 10 milyarlık bir ekonomi ve 100 bin kişinin bir aylık geçimi bu maçta gizli. ( aileleri hariç) Sonuç ne olursa olsun 100 bin 😊

Telefon kullanım alışkanlığı

Dün bir sette saftirink bir genç kız ve onu içten içe tenhada menhada öpücüklerle boğmak isteyen genç bir çocuk konuşuyorlardı. Mevzu din. Genç kızımız şunu savundu, hangi dinin gerçek olduğunu bilemezsin. Yani Allah var din yok diyen bir bilgisayar algoritmasını seslendiriyor bu bilgili ablamız. Yani kural koymaya çalışıyordu zihinlere. Ama kendince. Şimdi ben de bu mevzuya en sanalından katılayım. Dinlerde Tanrı'ya boyun eğme ritüeli vardır ya. Başta bu genç kızımız ve zamanımızın hazirunu (toplumu) artık telefonu kullandığını zannederken aslında ekektrozekaya boyun eğmiş şekilde tapıyor aslında. Bu tespitimi de tarihin dolabında derindondurucuya saklayınız.

Bistro

Set yaşamında en belirleyici kural benim açımdan beklemek için para aldığımızdır. Set mesajı beklenir. Set onayı beklenir. Brief beklenir. Toplanma yerinde önce fiş teslim etme sırası ve sonra hadi beyler hanımlar beklenir. Servisin kalkması beklenir. Trafiğin açılması beklenir. Sete varınca yemek sırası beklenir. Yemekten sonra kostüm sırasında beklenir. Kostüm onayından sonra saç makyaj beklenir. Çay sırası beklenir. Muvaffakatname imzalamak beklenir. Set provası beklenir, sahneye seçilmek için beklenir. Sahnede yerler ve görevler belirlenince oyuncuların gelmesi, şeyin kurulması, sahnenin izlenmesi ve değişikliklerin yapılması beklenir. Arada yine çay yemek sıraları beklenir. Tuvalet izninde tuvalet sırası beklenir. Ezan okunuyorsa, uçak geçiyorsa, patatesçi geçiyorsa da beklenir. Uzun ve yorucu şetin bitmesi beklenir. Yönetmenlerin tekrar tekrar çekimleri beklenir. Set biter, kostüm teslimi beklenir. Fiş teslim alma sırası beklenir. Servislerin yerleştirmesi beklenir. Yerleştikten sonra tekrar yerleşme beklenir. Servisin bıraktığı yerde toplu taşıma beklenir. Tüm bu beklemelerin üzerine ertesi gün set çağrısı beklenir. Ay biter, o ayın parasını almak için beklenir. Siz de güle oynaya o dizi, film ve reklamı belki seyreder belki seyretmezsiniz ama bizler bir de kendimizi seyretmek için bekleriz.

Kayıt Altında

Hemen hemen değil hemen herkesin hayatta tek motivasyonu menfaat arayışıdır. Her adımın ana fikrinde menfaat yatar. İster anlık ister zamanlık. Bazen bir merhaba bile Menfaatba demektir. Adam kadına tohumlarını saçmak ister, kadın hayatına garanti katmak derdindedir. Bakımlı olmak, kültürlü olmak, formda olmak ise bu menfaat fikrinin alt maddeleridir. Temel amaç bu başlıkta gizli olmasına rağmen, yani bilinmesine rağmen aslında bu değilmiş gibi hareket edilir. İnsanlar menfaat için yaşarken, bunun için yaşamıyorum tezinin arkasına sığınılır. Belki de hayatın en ikili ikilemi bu olabilir mi? Mesela kediler, yemek güvenlik sıcak üreme uyku şeklinde bir format ile yaşarlar, bunun alt maddesi sevimlilik, komiklik, temizlik gibi kedisel özelliklerdir. Ama insanlardan daha tutarlı oldukları kesin. Bu maddeyi de kayıt altına almak istedim, menfaatim ne acaba diye düşünürken.

Orta Zeka Tuzağı

Kişisel tarihimde önemli tespitlerimden birisi de internet ve saçtığı zehirlerin büyük bir zincirsiz esaret olduğunu ve bir enstrüman olarak tasarlandığını ilk ifşa edenlerden biri olmamdır. Aynen Orta Gelir Tuzağı denilen, yani biraz gelir artışı ile bizi sarmallayan ve borç freninin patlamasına yol açan psiko ekonomik tuzak gibi. Şu an orta zekayı eline geçiren "Teğmenlerin kılıç çekerek yemin etmesi" olayındaki sarmal tuzak mesela. Türk Orta Zekası bu zokayı yuttu ve olay üzerinden içindeki nefretsel birikimi ortaya boca ederek düşünce dünyasını kirletiyor. Kendini süper üstü gören orta zekanın şahlanmasına sebep olacak kurgu aslında olan biten. Ben yemedim ama yiyenler bolca maden suyu ile midelerini bastırana dek sosyal medyayı bir rövanş yeri olarak sallamaya devam edecek. Geçmişler ola.

Ölümcül Virüs

Sanmayın bir bakteriden mikroptan hastalıktan bahsettiğimi. İnsanlarda o kadar kahpe bir duruş o kadar Allah'sız bir ahlak türemiş ki, içlerine saplanmış olta iğnesi gibi. Hatta ölümsüz olduklarına bile iman etmişlik derecesinde. O halde bu şahsiyet azalmasına ne diyebiliriz? Düpedüz virüs. Bu yüzden bu kadar alçalma sebebiyle yerdeki bir bakteri bile bizi yerle bir edecek kadar kuvvetli oluyor. Alçalma sebep, virüs sonuç.

Allahın Hesabı

İnsanın bazısı kendini hoca profesör görür. Bilgisi kuvvetli, öngörüsü keskin yargıları engindir. Fakat bir konuda insanların şahı insan bile hata yapar. O da hesap hatasıdır. Ortaköy'e 3 kişi kumpir yemeye gideceğiz, 900 lira gider, 2 saatte döneriz, diziye yetişirim.. hesabı yapar insan. Ama bu işin ilahi mühendisi Allah çok daha kapsamlı bir düzenekte yapar hesabını. Atacağın adım sayısı ve metre santim milim uzunluğu, kaç kalori yakacağın, her bir adımının uzunluğu, ayakkabının ne kadar eskileşeceği, kaç tane günah düşüncenin aklından geçeceği, gözünün feri, kulağının titreşim sayısı, burnunun hava alıp verme metre küpü, desimetre küpü santimetre küpü, yani bu hesapların bile hesabı olduğuna göre, artık boş hesap yapmayın da yapılmış bir hesaba güvenin. Zira o sizin boşa çıkan hesaplarınızın bile hesabını yapmayı biliyor.

Genç kızlara planör eğitimi

Bana vırt zırt çalış diyorlar. Yapmadığım iş girmediğim karakter kalmamış sanki. Ben de bu 53 yaşında ne iş yaparım diye beyin atletizmi yaparak en iyi işi buldum. Tam bana göre. Bir heyecan. 2. Genç kızlar. 3. Bilmediğim bir dal. 4. Öğrenirsem öğreteceğime eminim. 5. Yüksekler 6. Teknoloji yok sadece rüzgar ve beceri. 7. Ölümle dans 8. Para ve şöhret. 9. Hayranlık kazanmak. 10. Zirvede bırakmak.

Avrupadan dönüş

Ve euro 24 oldu hatıra defteri. Hollanda yola devam biz tatile. Bu kadar arkada oynamak dibe gelmek hataya zorlamak bireysele güvenmek ve şansa dayalı taktikler ile iyi bir yere geldik denilebilir, oysa daha maceracı güvenli korkusuz ve hatta kontrolsüz olmalıydık. Ruhumuz başka taktiğimiz başka olunca elbise bize dar geldi. Bir de UEFA kitabı tersten yazınca yarı final kaçtı. İnşallah bir daha kaçmaz, bir dahaki turnuva kaçmaz ömür yeterse.

Osman Abi

Bizim figüranlık cemiyetinde en önde gelen 10 isimden biri Osman Abi'dir. Genellikle doktor polis avukat koruma savcı hakim nikah memuru iş adamı tiplemelerinde kostüm giyer. Osman abi ayda 20+ sete giden bir emekli emekçidir. Ajansını rejisini ve görevini çok sever, hatta onlar olmadan yaşam foksiyonları dara girer. Osman abiye ondan yaşça büyükler bile Osman abi diye hitap eder veya anar. Yüzlerce kişide aynı kimlik ile yani Osman abi tiplemesi ile yer etmiştir. Yani setlerde daimi mutlu ve heyecanlıdır. En basit formül olan günlük hayatı sette oynamak düsturu ile hareketlerini yönetir. Profil bu. Ama osman abi sosyal medyasında kendini bir canavara çevirir. Hep yalnız Kurt hep mağrur aslan hep adamlığın ve dürüstlüğün abidesidir. Hatta bazen sosyal medya yetki genişliği onu ergen isyanı denilen boyuta getirir. Yani kavga etmek isteyen üstünlük derdinde vede tüm insanlığı altına almak isteyen bir isyankarlığa meyillidir. Bu da Osman abinin debriyaj kaçırma hali. Osman abi setlerde 20 küsur yılını geçirmiştir. Bu da bir peygamber sabrı niteliğidir. Belki de kişiliğinin bir yönüdür. Devenin çöl becerisi neyse, işte o. Bu gibi sebepler ile isminizin sonuna -abi tamlaması gelir ise veya başka bir sıfat, hakedilmiş sıfat yani, sizlerde bu blogda yer alabilirsiniz. İşte mustafa bey sözü. ..

Ölürsem Gabrime...

Hayatta neler neler izledik bazen içten bazen dıştan. Ama anlamadığım şeyler:- insanların hırsı açgözlülüğü ve kibiri olarak gerçekleşti. Evrende bir nokta izi olduğumuzu bile kavrayamayan insanların koşuşturmaları bana epey antipatik geldi, onlara yaradandan antibiyotik diliyorum. Oysa bolca ibadet etseler çok daha iyi anlatabilirlerdi dertlerini. Oysa iyi insan olmaya gayret etselerdi insanlar onlardan razı olacak, davacı olmayacaklardı. Şimdi saman altından su yürütme şansları var mı diye aramaları da nasipsizliğin bir boyutu. Haydi geç olmadan, haydi

Sezon sonu yazısı

ben yaz mevsimi başını ve yazın yerini serin rüzgarlara bıraktığı yaz sonunu sevmem. Başında futbol biter, dostlar yazlığa gider,sevgililer yaz vakti yeni aşk derdine düşerdi. ( gençlikte) yazın sonunda da plajlar makyaj söker havuzlar yapraklar ile örtünmeye başlar, okullar başlamaya başlardı. şimdi büyüdüm ama yine sevmiyorum. sürgit çok daha iyi değilmi?

2024 Fenerbahçenin Sonu

Fenerbahçe şampiyon olamayalı 10 yıl geçti aradan. En büyük sebep başlıklar 2 tane. Karizma eksikliği ve kaybetmeyi kabulleniş. Oysa bizim zamanımızda maç hayatımızın tamamı idi. Şimdi ajandalarda bir satır. Endüstrileşim yani mallaşma bu fener ruhunu toza dumana çevirdi. Böylece milliye yakın bir ruh halinden ezmece bir camia kaldı. Takımı bağdat caddesi şövalyelerine teslim etmemek gerekiyordu ama bu şoven artı partili bir caddenin çocukları eğlenceyi kendilerine köle etti. Şimdi kalan kutsallar ile avunacak ama bugünki Fenerbahçe ile dövüneceğiz. Çok yaşadın Fenerbahçe.

Kolşekgö

Ehliyet yenileme vakti, kan tahlili yapıldı, kanda kolestroll şeker patlamış mısır ve ayran kola çıktı. Ekmekle boşandım. Şekerle mesafeliyim. Buradan ne çıkar diye merak eden olabilir, merak buyurmayın, gayet şerbetliyim. Huu..

Seçim 31-3

Aslında ne chp iktidar oldu ne Akp tarihten silindi. Beyin tomografimde yazan ana fikir budur. Ekonomiyi düzeltir ve kitleler ile barışır ise tayyip 2028 de yine iktidar yada chp tek başına akpnin kostümü ile iktidar olacaktır. Bu sonucu gördüğüm için önemsiz bir seçim olduğuna kanaat getirdim. Ama ufak partiler de artık siyasetten el çekerek enerjimizi sıfırlamamalı. Bir bütün olamadıklarına göre bir bitimdedirler. Aklım ne diyor der iseniz, tayyip doğal sınırlarına ulaştığı için 2028de filmini sonlandırmalıdır. Son.

Beşiktaşta geçen yıllar

Kimin umurunda bilmem ama işte beşiktaşta geçen 25 yıl sonra yakında başka bir istanbula geçeceğim. Sebep kentsel dönüşüm süreci. Ailem çocuğum çalışma hayatım pamdemisi krizi emekliliğim ve nişantaş ta 27 beşiktaşta 25 yılım. 1 sene de askerdeyken geçmiş. Beşiktaş benim hırçın ama sevgiyle yoğrulu bir mekanımdı. Otopark yeri beynimi yedi, kalabalık ve pahallılığı da ömrümü biraz emdi. Ve fakat, medeni hareketli merkezi kültürel tarihi beşeri bir yuva oldu daima. Kaybettiğim komşular kazandığım dostluklar ile özgüvenimin heykelini beşiktaşa diktim. Bu medeniyeti başka bir köyde bulmam zor değil adeta imkansız. Evet denilebilir ki tekrar beşiktaşa dönmek mümkün senin için, evet ama özlemek te aşka dair, hatırlamak ta aşka dahil. Ne umduğum ne bulduğum tablosunun en kendimi bulduğum ömür durağı beşiktaş oldu. Belki buradan bir efsane çıkmaz kimse için ama efsaneler de beşiktaşta saklı olabildiğince. Kentim seni hep özleyeceğim.

Seçim Sathı

Türk tarihinin en laçka en sıfatsız en umursuz seçimine 4 gün kaldı. Bu eleştirinin tek sebebi siyasetçiler değil, dünya tarihinin en karadelik süreçlerinden geçiyor olmamız. Çünkü bu seçim hiçbir taşı yerinden oynatmayacak sadece kağıtların tekrar dağıtılması manasına gelmektedir. Yani, yeni dünya düzeninde ufacık bir aparattır bu seçimin tarihe mesajı. Dünya onu okuyanlar için bir eğlence kitabı, esas soru o kitabı okumak zorunda olmamız. Yani okutanların verdiğiyle sınırlı olmamız. Peki kim bu dokunulmazlar ordusu? Vücudun hangi organının yerine geçiyorlar? Kısacası, sahibimiz kimler bu dünya çerçevesinde? Enstrümaları belli, dünya finans sistemi. Yani yakıtımızı yönlendiren kavramları yönetenler. Bu durumda yönetenlere buradan bir mesajım olacak. Zamanla aparatınız sizi de yönetmeye başladığında açığa çıkacaksınız, bundan kaçamazsınız. O sebeple yönetiminizin odağına insanların selameti anafikrini yerleştirmeyi deneyin. Çünkü sizin de bir sahibiniz var, sabrı taşar veya taşmaz bilmem ama, bu verdiğim akıl ile biraz akıllanacağınız kesin bir sonuç. Seçimin asıl sonucu işte bu.

KAŞARLI VİCDAN AZABI

Annem rahmetli çok ağlayan bir insandı, bana da geçmiş. Duyarlılık ve derinlik işaretidir ağlamak. Pınar kurumamıştır, vicdanın sesidir ağlamak. Dünya ilerledikçe gerilere giden bir yuvarlak mekanizma. İnsani değerler yani bizi biz yapan herşey azalmakta. Kuruyan denizler gibi su azaldıķça dipteki atıklar açığa çıkıyor. Belki hazineler de var arasında, belki... Haliyle vicdanın gözyaşları bu denizi doldurmaya yetmiyor, ama ben de çabalayan çağlayanlardanım. İşte bu sebeple bende de bazı erimeler, yokolamalar, bozulmalar başlıyor, tammmamen kaçınılmaz. Bu sebeple vicdanımın muslukları da kurudukça dükkana yeni vicdani kriterler koyarak ölümüme makyajlar yapıyorum. Mesela kaşarlı mesela kavurmalı mesela kuşbaşılı.