Dünyada yaşam sürdükçe farklı duygular varolmaya devam edecek. Bazen yeni duygular ve reaksiyonlar açığa çıkacak. Nasıl ki biolojide, yani biyolojide yeni yaşam formları açığa çıkıyorsa, buda böyle sürüp gidecektir.
Bazı duyguların nedenlerini sorguluyoruz. İki kişi arasında geçen hadiselere anlam veremediğimiz oluyor, nedensizlik diye bir kavram geliştiriyoruz, ve nedensizlik yeni nedenimiz oluyor. Birini aşırı seviyoruz, ama aşırı sevginin tepkisi reaksiyonsuzluk olabiliyor, bakın bu da anlamsız, ama yeni. Nerede o dağların tozunu atan eski aşklar diyerek, nedensizliğe geçiş yapabiliyoruz. Al sana bir neden daha.
Tüm bu yıprantıların birikimini ancak doğaya yada doğallığa kaçarak gidermeye çalışıyoruz. Mesela Söylem adlı şahıs, zamanında bütün medeniyet küllerini üzerimde söndürürdü, kendisinin tabiat anası olurdum bendeniz, ama mesai çanları çaldığında, çöplerini bağrımda bırakıp, şehire kaçardı. Yeni dönüşlerinde bıraktığı eski çöplerin doğanın bağrında yokolduğunu görürdü, bağışlanma hissiyle doğasına kavuşur ve devinir giderdi. ( tepinir giderdi daha doğru. )
Buradan atıf yapılacak en kudsi hadise ise, en son doğaya dönüşümüzdeki dramatizm. Yani toprak, kesin dönüş adresi. Bu acz duygusuna da bir reklam son noktayı koymuş: Hayatın draması varsa, ringonun kreması var! diye. Sanırım hayatı oluşan yeni yeni duygular ile soslayıp yaşamak kaçınılmaz bir lezzet. Burada benim sloganım devreye giriyor:
Hayatın nedenselliği varsa, Mustafanın bedenselliği var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder