30 Ocak 2010 Cumartesi

Söylem Teyze'nin Aforizmaları

Aforizma ne demek bilmem. Söylem Bilir, kesin bilir, hayat tabirleri uzmanıdır.

Söylem yazılarında ilk defa karşılaştığımda bu aforizma tabiriyle, deniz kabuğu, yada sıcak soğuk su yer değiştirme hareketleriyle ilgili bir şey zannettim. Kendisi okyanusla, kendisi bahamalarla, maldivlerle, ve gelgit olayı ( med cez ) yaşanılan her coğrafya ile ilgilidir.

Aforizma hakkında biraz daha akıl yürüttüğümde; afrodizya ile kardeş bir cümle ( eşanlamlı ) olabilir dedim. Yada afrodizyak etkisiyle ruhi değişimlerin adı aforizma olabilir dedim, ama sonradan bunu çöpe attım. Söylem Teyze'nin ahlakçı olduğu, ortaokuldaki ahlak hocası Bakiye hanımı bile ruhçöküntüsüne uğratacak kadar, hatta kötüyola düşürecek kadar ahlakjilist olduğu ( ahlakta siyah kuşak 3. dan - sensei san ) düşüncesi ile, ne düşüncesi kuralı ile.

Sonradan Söylem Teyze'nin ekonomi okumuşu olması sebebiyle, vede kriz ortamları odaklı bir pasaj olabilir diye düşündüm bu aforizma'yı. Herhalde insanlardaki ekonomik endişelerin yarattığı, sosyal, piskolojik, dreamatrik, zührevi bir etki olabilir diye içgeçirdim. Ama Söylem teyze'nin likit münzevi bilançolarında 270 binavro birikimi olduğunu hatırlayınca, ve söylemin şahsi çember egosunun tanımını yaptığımda, afrizma-ekonomi ilişkisini bitirdim. Etki çemberinde olmadığı bütün olaylar Söylem için tabirlendirmeye bile değmez.

Acaba Söylem teyzenin face veya diğer sosyal ortamlarından kaynaklı bir akım olabilir miydi Aforizma? Yani uzak-yakınlık? Olabilirdi. Ama bunun için bilgisayar sarmallarına gerek yok ki, Söylem yanınızda olsada, yada kuzey kutbunun bir buzulunda, zaten kendisi yakın bir uzaktır, uzak bir yakındır. Demekki bu durumda Söylem Aforizmayı dillendirmez, yerine koyma ( ikame ) yapmasına ihtiyaç yoktur.

Sonradan en kuvvetli ihtimallere geldi sıra: Acaba yaşamış olduğu lümpen lavanten hayat yada evlilik evresi ile alakalı bir deyim olabilirmiydi Aforizma. Hani varya evliliğin tehlikeli dönemeçleri. Aforizmik bir dönemden mi geçiyorlardı, lale devrinden sonra aforizmik çağ mı başlıyordu? Ama olamazdı bu sorunun adı. Zira çevresindeki herkes bu süreçten geçti ise, ve bu süreç aşıldı ise, Söylem gibi bir yüğce mübarek için bu dönemler çocuk atarisi olmaktan ileri gidemezdi.

Sonunda buldum Aforizmayı ve Söylemdeki zuhurunu. Aforizma; ruhundaki çağlayan enerjiyi ve kudsi karizmayı diğer canlılara ( iki ayaklı iki elliler ) aktarırken, Söylemcede, iç sıkıntısı vari tabirlerin ifadeyi karşılama acizliklerinden dolayı, AFORİZMA gibi, söyleyene derece katan tabirler ile evreni algılama şekillemesi olduğuna kanaat getirdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder