Bilmeye, merak etmeye hakkınız var, okuyorsunuz, kendinizce akıl yürütmeleriniz de vardır. Ama gerçekler bende saklı.
Söylem teyzenin bloğuna ulaştım isminden, sonra bu işin ne kadar kolay olduğuyla ilgili bir baner gördüm ve bir iki tıkıtıktan sonra, yeri göğü ısıtmaya başladım.
Çalışmıyordum ve unutulmuştum, söylemce birşey olsada, yani akıldan ırak, başladım yazmaya.
Günlük sohbetlerimdeki kuralcılık ve şekilcilik beni bu yola itti. Ruhum sıkıştırılmış bir balon gibi gergindi ve rutinden uzaklaşmayı istiyordu. Bu bir gizli aşk sayılmazdı, yada altı ay ömrü kalmış adamın hatıraları. Çünkü ruhumun danslarını biryerlere kaydetme lüzumu almıştı başını üsküdara.
Belli bir görüşe yada doktrine bağlı kalmaksızın, ruh esintilerinin süpürdüğü tozları mürekkep yaptım. Söylem teyzenin ulaşılmazlığı bile artık sadece mizah konusuydu blog kronolojisinde. Bunu gelişmenin kilometre taşı olarak söylüyorum. Söylem teyze sebebim oldu sadece, sebepsizce.
Sonra bir baktım, yazar olduğunuzda hayatın yanında gidiyorsunuz, aslan terbiyecisi mahallinde. Sevdim bu durumu.
Artık bir günlük, artık bir sayaç, artık bir meçhul mektuptu bloğum. Hiçbir ticari kaygısı ve eleştirilme endişesi veya tutuklanma sebebi yok. İsteyenin istediğini aldığı bir açık büfe. Hayal ürünü büfesi.
Sonra dostlarımın okuduğunu hissettim, birbiriyle hiçbir benzeşimi olmayan dostlarım, dna kodlarıma inmişlerdi. Tanıdıkları ben değildim ve ben bazen ben değildim. Güncel etkilenmelerim anafikre dönüştü. Bir fotoğrafçı gibi, zihnimdeki kareyi bulur bulmaz bastım kalemin gazına.
Biliyorum, bazıları görüşlerimi çalıyor, bazıları kalemi dara düştüğünde benden mürekkepleniyor, bunu hayat boyu biliyordum, onlar ben yazısız yazarkende benim yansıtma ışığımı yansıttılar. Duaları yeter.
70 leri seksenleri doksanları blokladım ve 2000 lere bindirdim, kuşakları birbirine doladım. Kaynak gösteremiyorum benden başka.
Başkalarının karşı cinsle sekssel ilişkiye girmek için bastıkları tuşları, ben inat için bastım. Amatör bir dev oldu bu yazılar. Mc donald kadar büyük bir köfteci, koç holdingin işgal ettiği kadar büyük bir arazi, yüzbin kişilik bir stad gibi gürültü, velhasıl, ticari olmayan bütün performansları tıngırdattım. Hatta bazı odakların nasırına bastığımdaki çığlıklardan zevküzevk aldım, nefis sesleri varmış kendilerinin bilmediği.
İşte bloğun hikayesi. Gönül şarjlarım patlayacak kadar dolu.
321 yazı, gerisayım gibi 3,2,1 yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder