Keraneler, istanbul keraneleri.
Karaköy rıhtımından çağrıştığı haliyle kaldı aklımda. Denizle özdeşleşti.
Sahipleri esnaf, çalışanları fırlama, sermayeleri erbaptı. Nicelerimizin bir önceki oluşumu kerane çıkışlıydı.
Bir gün sakal bırakmıştım, varmıştım sahiline keranenin. İçerde gelinlik kuşanmış bir hayat kadını bana; Gel sakallarını sürt ..cığıma demişti, oysa ben gözlem için gitmiştim. Hatta eğlence için yine bile giderim.
Nişantaşında değme sosyeteden farklı bir yaşam tarzı olmayan Havalı deniz, belki emekli olmuştur ama, öyle bir tüttürüyorduki citan'ını ortalarda, oralarda. Kesin içinden yenilere küfrediyordu. Sonradan yeşilçamda kerane filmlerine esin bile verdi. Öyle havalı işte.
Ama girmedim hiçbir zaman mektebin kapısından. Aynen osman hamdi bey'in yağlıboyalarına baktığım gibi baktım sadece. Şimdi kerane küçüldü ama her yer kerane. Adı fuhuş, boya ve fırça, biraz ithal çokça yerli. Fuhuş yaşantımızın yeni ismi...
Çok kurcalamadan stop, reklam yapıyor der birileri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder