Dünyada birkaç şey yaptım, beşinci vitesi bulmak için.
Mesel; Futbol oynadım, baktım ki toplara en sert vuran, geriden başlayıp öne geçen, vucüd koyduğu adamı sahadan silen adam oldum. Yetmedi, en estetisyen golleri attım. Ama yetmedi, zirvedeki su yavandı.
Sonra kumara takıldım, tek kollu, çayına, karı bulmasına. Fakat kumar, temdeki fahişeler gibiydi, sadece işini yapan ve oynatana kazandıran.
Sonra dini temalı gruplara dahiliye. Arkadaşlar, arınmışlar, hep iyiyi işaret ederek, nefsini körleyenler. Ama bir baktım bendeki kültür derinliği yok.
Sonra geç te olsa, kızlarla arkadaşlık yapmaya başladım. En sıcak güneş, ve donduran buz, arktik buz da diyebiliriz, birbirlerini yakmadan, eritmeden yanyanalık yapacaklardı. Bu samimiyetsizlik zaten iradenin en yüksek perdesinde gezinen ben için çocuk oyuncağıydı, ama manasız yerde yokum, ve kızlarla arkadaşlık yapanlar bana çok bandana geliyor. Orjinal aslan köpek tasmasını fazla taşıyamadı.
Sonra bir arkadaş dediki, gel şu bol yaldızlı gece hayatında bir çorba içelim. Aldım kaşığı. Saçma salak kendinden kültürlü boğaz diskolarında bir bardağa 50 liralar verdim, arabamı parkeden çakala 20 liralar verdim. İşleri güçleri salak sosyete erkekleri avlamak olan örümcek kızlara içki ısmarlayacak kadar kellelik yaptım. Bu hareket hepsinden daha çok buluta binmekti, er geç anladım.
Dedim ki özüme kırarsam kendimi bulurum. Öyleya eski arkadaşlar ve eski komşular. Ama bir baktım ki, siyah beyaz filmler ancak gülmeye yarıyor. Oradaki melodram yaşanılası değil, anlatılası.
Spor dedim, kitap dedim, rus jimnastiği dedim, hamam dedim, cezayir sokağı dedim, diye diye, maçkadaki teleferik bile dedim.
Fakat bir baktım ki, en çok kayaya çarpan en yamuk adam olarak:
-Hayattaki en zirve hadise, içten gülen, duru ve endişesiz gülen bir kadının, senden aldığı güç ile güvende hisseden bir kadının gülen gözlerine bakabilmek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder