16 Kasım 2022 Çarşamba

TAKSİM TERÖR ANALİZİ

El beşir adında bir bombacı. Pazarımızı yasa boğan patlama. Pkk bu bombayı daeş kılığına girerek patlatmayı planladı. Eleman temini için suriyelilere odaklandı. Çünkü mit bütün pkk militanlarını kayıt altına almış durumda. Aynı kaynak temini ile iç kamuoyuna suriyeli isyanı alevi saçılmak isteniyor. Seçime yönelik harekat amacına hizmet ediyorlar. Yani yakalanması istenmiş olabilirde. Bir de kullanışlı gerizekalıların seçim patlama tayyip ilişkisi yaratma çabası var. Sikimin düdükleri. Patlama tam da Türk birliğini tesis ederek güçlendirme toplantılarının ertesine denk geldi. Semerkantta bilenler bilir. Neden yazıyorum bilmemedim. Orospuçocuğu terör orospuçocuğu pkk orospununşahı amerika.

13 Kasım 2022 Pazar

Kerizlemece

Memleketimiz insanında mevcut beyin kapasitesi kullanma yeteneği yüzde 5. Çok büyük dalgalanmalar yani seviye farkları var bu yüzde beş içinde. Mesela engelleme, menfaatçilik, bahanecilik, adam satma, kıskanma, dedikodu, cinsellik gibi eğri akıl kullanımları yüzde 20 lere yakın. Bir de dünyada birinci olduğumuz kısa yoldan neticeye ulaşma sapkınlığı var, yüzde 30 gibi bir oran. İnanılmaz. Peki madem ki bu birinciliklerimiz var iken neden yüzde beş gibi dünyada son üçe giren bir rezaletimiz var? Çoğunluk hep bir ağızdan ayağa kalktı ve "Tayyippp yüzünden" diye bağırdı. Sanki tayyip beynimizi sıfırlamaya yatkın bir virüs ve biz herşeyi ondan biliyoruz. Bu sanılmaya uzaytaşlarındaki bakteriler bile gülüyor. Tayyip bu milletin erimiş beyin fonksiyonlarının sonucudur. Tayyip beynin kullanılmayan fotonöronlarının vucüt bulmuş şeklidir. Aynen internet yayılımı ile beynimizin sınırlarının belli olması gibi. Direksiyonsuz bir arabanın başına geleceklere hazır olmakta fayda var. Şimdi bu kesin devrilmenin sonunda bagajda kıymetli bir şey varsa herkesten önce kapalım zihniyeti devreye giriyor. Maalesef ile bitirelim bu pazar gezmesini.

10 Kasım 2022 Perşembe

UNIVERSIATTEN AUTOBIQGRAPHICIE DAS DANTE ( Dantenin siki )

Dante denince aklımıza İlahi Komedya gelir. Yani; doğduğumuz sevdiğimiz didindiğimiz içinde milyarlarca duygu ve aksiyon yani herşeyi sığdırdığımız dünya ve yaşamın üst anafikrinin ( Tanrının oyun oynama isteği kaynaklı ) olduğunu anlatmaya çalışır. Haliyle hayatı anlamsız bir komedi olarak betimler. Aslında herşeyin öncesi devamı ve sonunun belli belirli olduğunu ve bizim bu komedide rol yapan figüran-oyuncu-amele olduğumuzu anafikire taşır. Şimdi bu fikri zihinlerde terbiye edelim, çırpalım karıştıralım damıtalım. Dante ilk olarak Tanrıya inanıyor, belki bu sebeple ona birazhacı diyebiliriz. Bu fikrin bir açılımını Şeytanın Avukatı filminde görmüştük. Peki Dante efendi biz insanların nezdinde Tanrının kudret ve gücünün ve iradesinin YARGILANAMAZ nispette bir sonsuz büyüklük olduğu gerçeğini (gerçeğimizi) atlamış olabilir mi? Herşeyi yaratmış ise mülkiyetin tek hakkı da Tanrınındır. Bizim adalet kavramımız onun tasavvurunu kapsayamaz. Dante efendi buna da dikkat etmemiş. Yani özet kavrama veya benim sonuç cümleme gelirsek: Dante cinsel olarak tatminde zorlandığı sebebiyle bu fikirlere duçar olmuş diyebiliriz. Karşı cins ile aktivitelerde silahı tutukluk yapmış diyebiliriz. Bu isyanını da Tanrıya adalet kavramı ile atıfta bulunmaya çalışarak sitem etmiş diyebiliriz. Siz ne dersiniz?

9 Kasım 2022 Çarşamba

YAKIN DUA

Artık öbür alemdesin aziz dostum. Sana Coşkun demek ne kadar doğru bilmiyorum. Ruhumun kardeşi desem, izlerine yüz sürdüğüm desem, unutulmazım desem, bilmem ki ne desem. Şu an olduğun yer nurlu huzurlu olsun gülümser olsun, ben ne desem sana farketmiyor. Hani bedenin ve ruhunla burada olduğun günler varya. Ben halen ordayım, olduğun yere yabancıyım ama hayatının yarıya yakını beraber geçti benimle, dostlukta yoldaşlıkta, sırdaşlıkta. Hakkım tekrar helaldir, zaten biliyorsun. Ama bil ki gidişin olmadı. Hatıranın önünde eğilmeyen olmadığı gibi. Eğer şahitliğim varsa ve geçerliyse şunu bilsinler ki senin izlerin gayet derin ve inanç dolu bir resimdir zihinlerde. Şahsiyet adalet hakkaniyet gibi kalemlerle çizildi. Haliyle zaman tuvalinde silinmesi çok zor. Zaman epey zorlanacak. Ve bana karşı olan hatıralarındaki seni anlatmak mümkünse, kendimi ördüğün duvarda güvende hissettim daima. Bazen o duvara çarpmışlığım da vardır. Ama yarıklar çok çabuk iyileşti biliyor musun? Biliyorsun. Hep ölümü ve sahibi olan Allahı anardın. Ölüm seni en yakınların ile test etti çünkü. Ölüm senin güzelliğinin kalemiydi. Kusurların mı, eğer kusur ise Allah affetsin. Sen zaten bazı bazı şanslı olduğunun yani övgü alan bir kimlik olduğunun kanıtlarına sahipsin. Annene 500 metre ailene ve bana 2000 metre ağabeyine içiçe yatıyorsun. Seni gelecek nesile anlatmaya bir ifade yok ama eğer benim sözüm bir kayıt olacak ise, Coşkun adaletlidir, Coşkun hakedene hakettiğini verir, Coşkun kuralları koyarken Allahın kurallarını rehber edinir, Coşkun rehberdir gibi yüz tane sıfat sayarım. Duygum bitmeden şunu ifade etmelim:. Görüşeceğimizi bildiğim için değil, sana seni anlatmak değil, özlediğim günler çuvaldan taştığı için yazıyorum ve Dünya sensiz çok sade bir yer dostum.

5 Kasım 2022 Cumartesi

İstanbul'a Ne olacak?

İstanbula şimdi baksaydı şair; tansiyonu börtlerdi. Ama bir tepeden değil. Mesela taximden mesela karaköyden mesela sultangaziden. Hatta bademciği kördüğüm olur, yutkunamazdı bile. Haliyle size gördüğünüz ve acısını iliklerinizde hissettiğiniz İstanbuldan bahsederek boşuboşuna bostana halı sermeyeceğim. Benim derdim İstanbula ultrason çekmek değil, biraz öngörü biraz reçete sunabilmek. Şişman hatta obez, tansiyonlu şekerli koahlı kalp ve damar hastalıklı bir yanı kanser bir yanı inmeli İstanbul ya kurtulur ya böyle sürünür menemen olur yada tereyağ olur ekmeğimize sürülür. Peki nasıl olacak bu? İçinde karıncalar gibi gidip gelen topluluk mevcut kara tabloyu görecek yani farkındalık ile hareket edecek. Daha fazla kalabalık ile yaşamın yavaşladığını görecek. Görebilir mi? Hayır göremez çünkü buna eğitimi, bilgi görgü veya öngörüsü yeterli değil. Olsa bile, koşulların yüksek duvarından bir şey göremiyoruz. İstanbul genişlemeli mi? Asla genişlememeli. Kanal istanbul gibi kuzey istanbul gibi toplu konutlar gibi şişmeler olursa, bizi Ekrem hümanoğlu bile kurtaramaz. Ekrem istanbula yatırım yapmayarak hizmet etmeyerek koşulları zorlaştırarak bu büyümeyi inşallah tersine çevirecek. Ekrem bir nevi kurtarıcımız. Midemize kelepçe takan diplomasız doktor. Alkolizm tedavisi ile acı reçeteyi dayayan despot. İstanbulda hayat pahallılığı anadolunun iki katı. Bu fayda malesef faydasız. Çünkü pahallılık yani yüksek kazanç istanbulu daha da bal kokan çiçek yapıyor. Ya yapısal yenileme veya kentsel dönüşüm? Bu faktör ile küçülen konut metrekare alanı ve inşaat maliyet devasalığı da İstanbuldan kaçışa sebep olur. İyi yani. Bir de mülteci enflasyonu var. Bu kitle serseri oluşumlar içine girerse vay halimize ama girse bile istanbuldan kaçış kaçınılmaz olur bu defa. Peki yarattığı kalabalık ne olacak düzensiz göçün diye düşünürsek bu insanların istanbulun sahnesinde değil de yeraltında yaşadığını görüyoruz. Bayramlarda haftasonlarında çılgınlık seli olarak caddelere deniz kıyılarına iniyorlar ki beyaz Türklerin rengi ruhsarı atıyor. Yaklaşık kayıtlı 200 toplam 400 bin ağır işçi ile istanbulun dip çarkları işliyor. Bunlar geri giderse anadolu çocukları ile bu kazan dairesi dolar mı dolmaz mı bilinmez. Elde ne kaldı diye baktığımızda İstanbulda kaostan sonraki ezan seslerinin martı uğultuları vapur orkestrası ile çark olduğu bir silüet görüyorum. İnsanlı da insansız da.